Sagot :
MERHABA
Servet-i Fünun edebiyatı, Padişah II. Abdülhamit'in iktidar olduğu yıllarda ürünler vermiştir. Bu edebiyat, büyük oranda döneminin siyasal - toplumsal koşullarından etkilenmiştir.
Padişah II. Abdülhamit. 1876'da tahta çıkmış, Osmanlı Impartorluğu'nun çok zor yıllarında görev üstlenmiştir. İmparatorluk siyasal - sosyal bir çalkantının içindedir, imparatorluğu yıkmak için dışta çok yönlü politikalar üretilmektedir. II. Abdülhamit, iktidardan uzaklaştırılmasına kadar (1909) Osmanlı imparatorluğu'nun yıkılmaması için önlemler alır. 1877 Osmanlı-Rus harbinin kötü sonuçlanması üzerine,1876’da açılan Meclis-i Mebusan tekrar kapatılır.Devlet Rumeli’de istiklalini kazanmaya çalışan azınlıklar karşısında bile zayıf duruma düşer.Dünyayı kaplayan hürriyet, milliyet ve istiklal cereyanlarının, özellikle batılı büyük devletlerin gayretleriyle hızla gelişmesi, devlet yönetimini de bunaltır.Bu yüzden alınan tedbirlerin dozu biraz daha artar.Kendi tebası olan yabancı toplulukların dıştan desteli isyan teşebbüslerini önleme imkanı daralır.Büyük devletlerin her zengin coğrafyaya sahip olma istekleri gittikçe bir ihtiras halini alır.Kendi aydınları tarafından bile desteklenme talihini kaybeden imparatorluk yönetiminin alınan bu sıkı tedbirlerin sebebini açıklayamaması, yönetimi gençlerin gözünde tek suçlu durumuna düşürüyordu. İdealist fikirlerle ortaya çıkan Jön Türklerin dış tehlikeler karşısında tam bir milli bütünlük içerisinde bulunulmak yerine, işi Ermenilerle iş birliği yapacak kadar ileri götürmeleri, yönetimin aldığı tedbirleri daha da arttırmasına yol açar.Bu arada saray yönetimi içinde, hoşnutsuzluğu gittikçe nefrete dönüşen bu gençleri dış tehlikeler karşısında uyanık olmaya çağıracak tecrübeli ve bilgili kişiler bulunmamaktaydı. Devletin maruz kaldığı bu tehlikeler karşısında bir kısım münevverler hadiselere kayıtsız kalırken, bir kısmı ise kendisini koyu bir Avrupa perestliğin kucağına atıyordu. Babıali’nin nüfusunu Abdülhamit, tamamıyla ortadan kaldırıp, Yıldız’ı hakim vaziyete getirmiş,iktidar mevkilerine kendine uygun adamları geçirmek suretiyle, mutlak bir disiplin mekanizması kurmuştu.Bu hakimiyetini kontrol altında tutabilmek için bir hafiye teşkilatı kurmuştu.Bu öyle yaygınlaştı ki herkes padişaha yaranmak için birer hafiye kesilmişti Bu arada İktidarına yöneltilen eleştirileri yasaklar, basın - yayın dünyasına sansür uygular.
Bu yıllar, Tanzimat edebiyatının ikinci dönemiyle çakışmaktadır. Recaizade Ekrem, Samipaşazade Sezai, Abdülhak Hamit Tarhan, Nabızade Nazım... bu koşullarda yazmaktadırlar. İleride Servet-i Fünun topluluğu oluşturacak sanatçılar, daha çocuk denecek yaştadırlar ve yönetime karşı her türlü eleştirinin yasaklandığı, toplumsal sorunların söz konusu edilmediği bir ortamın havasını teneffüs etmektedirler. 1896'ya gelindiğinde Tanzimat'ın birinci ve ikinci dönem sanatçılarının bir kısmı ölmüş, bir kısmı da edebiyat yaşamını tamamlamış; bu yüzden edebiyat dünyasında bir boşluk doğmuştur. Recaizade Ekrem, edebiyat dünyasındaki boşluğun farkındadır. Bu arada "Malumat" dergisinde Hasan Asaf adlı genç bir şairin bir şiiri çıkar. Bu şiirde geçen "abes-muktebes" sözcüklerinin kafiye oluşturup oluşturmayacağı tartışmalara yol açar. Recaizade Ekrem "kulak için", eski edebiyat yanlısı Muallim Naci "göz için" kafiye görüşünü savunur. Edebiyatçılar iki gruba ayrılırlar. Tartışmadan Recaizade Ekrem galip çıkar; daha çok taraftar bulur. 1891'den beri Recaizade Ekrem'in bir öğrencisi tarafından çıkarılan ve popüler bir bilim dergisi olan Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri müdürlüğüne Tevfik Fikret getirilir (1896). Birçok genç sanatçı Tevfik Fikret'in çevresinde toplanır; Servet-i Fünun tam bir edebiyat -sanat dergisine dönüştürülür.
Umarım yardımcı olabilmişimdir :)
ezelstay23
Thank you for visiting our website wich cover about Türk Edebiyatı. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.