Sagot :
Cevap:
Yazar R. J. Palacio'nun çok ses getiren ve birçok ödüle layık görülen Mucize romanı, güzel bir cesaret öyküsünü bizlere aktarıyor. Eser, fiziksel engelli August Pullman'ın engellerine rağmen yılmadan hayata tutunma hikayesini okurlarına sunuyor. Yazar, eserinde fiziksel engelli insanların dışarıdakiler tarafından nasıl önyargıyla bakıldığına ve fiziksel engele rağmen onların bizler gibi ve hatta bizlerimkinden üstün kalbe sahip insanlar olduğuna, özellikle de önyargı yerine nezaketin ne kadar erdemli bir davranış olduğuna değinmiş.
Çevremizde birçok engelli insan var, ve biz onlara sevgiyle yaklaşmak yerine uzaktan itici gözlerle bakmayı seçiyoruz. Peki ya hiç düşündük mü acaba biz onlara nezaketli yaklaşmak yerine önyargıyla baktığımızda ne duygular hissettiklerini, kendilerini dışlanmış olarak gördüklerini? August Pullman da bu fiziksel engelli çocuklardan biri. Yüzü doğuştan beri birçok 'önyargılı' insanın görüp kaçacağı türden; çok nadir görülen bir hastalık sebebiyle dudağı yarık, gözleri olması gerekenden aşağıda yani yanaklarının üzerinde, yumruğu andıran kulakları var ve işitme engelli. Sadece küçük bir çocuk olmasına rağmen insanların acımasızlığına maruz kalmış ve yüzü yüzünden hep kaçılan bir çocuk olmuş. Ama bu durum ailesi için geçerli değil, ablası Via, annesi Isabel, babası Nate ve köpeği Papatya ile oldukça güzel bir hayat sürüyor. Okula gitmek yerine evde annesinden ders alıyor. Ancak 5. sınıfa geçtiğinde ailesi bu durumu devam ettiremeyeceklerini söyleyince August okula başlar. Okul kesinlikle August'un gitmek isteyeceği türden bir yer değildir. Ve August, başta gitmeyi hiç istemez. Ailesinin isteği üzerine okula birkaç ay kala okula, müdürle tanışmaya ve okulu tanımaya giderler. Müdür yani Bay Toto, August'a canayakın davranır. Aynı zamanda Bay Toto August'un okula uyum sağlayabilmesi için okuldan birkaç iyi kalpli öğrenciyi de August'la tanıştırır. Bunlar; Jack Will, Julian ve Charlotte' dur. August, bu iyi kalpli öğrencilerle okulu dolaşmaya çıkarlar. August için her şey iyi gidiyordur. Ta ki Julian August'a "Hey dostum yüzünün olayı ne? Yangında mı kaldın?" diye sorana kadar. Aslında bu August için çok ta sıradışı bir soru değildir, ancak daha şimdiden bir kişi kendine böyle soru sorunca, okuldaki 500 kişinin kötü bakışlarına maruz kalmak istemez ve okuldan eve döndüklerinde August okula gitmek istemediğini ailesine söyler. Ancak uzun düşünmeler ve iknalar sonucu okula başlar. Okulun ilk günü August'a beklediği kadar kötü geçmez. Jack Will ile iyi anlaşırlar. Ancak tabi ki de eleştirilere ve 'önyargılı' insanların kötücül bakışlarına maruz kalmıştır. Ancak August Jack ile çok iyi anlaşır ve diğerlerinin tepkileri onu okuldan uzaklaştırmaz. Ayrıca August Summer adında bir kızla çok iyi anlaşır. Ve Cadılar Bayramı gelip çatar. Cadılar Bayramında August Boba Fett kostümüyle okula geleceğini söyler. Ancak son anda fikir değiştirir ve Çığlık kostümüyle okula gider. Sınıfa girdiğinde Jack'in birkaç çocukla konuştuğunu fark eder. Çocuklar Jack'e neden August'la takıldığını sorduklarında; Jack aslında August'la takılmak istemediğini ancak Bay Toto'nun bunu rica ettiğini, buna mecbur kaldığını söyler. August her şeyi duyar. Ve Jack August'un duyduğunu anlamaz. Çünkü August'un Boba Fett kostümüyle geleceğini düşünüyordur, karşısında duran Çığlık kostümü altındaki kişinin August olduğunun farkında değildir. Bu duydukları üzerine zaten okula gitmek istemeyen August, böylesine yalnız kalmışken hala gitmek isteyecek midir?
Kitap buradan sonra okurlarına bir cesaret öyküsünü, dış görünüşün altında gerçek bir kalp ve başarılı bir insan olabileceğini ve nezaketin önemini aktarmaya çalışıyor. Eğer siz de August ile birlikte bu zorlu maceraya adım atmak istiyorsanız Mucize romanı sizin için güzel seçenekler arasında.
Açıklama:
"Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur."
Yazar R. J. Palacio'nun çok ses getiren ve birçok ödüle layık görülen Mucize romanı, güzel bir cesaret öyküsünü bizlere aktarıyor. Eser, fiziksel engelli August Pullman'ın engellerine rağmen yılmadan hayata tutunma hikayesini okurlarına sunuyor. Yazar, eserinde fiziksel engelli insanların dışarıdakiler tarafından nasıl önyargıyla bakıldığına ve fiziksel engele rağmen onların bizler gibi ve hatta bizlerimkinden üstün kalbe sahip insanlar olduğuna, özellikle de önyargı yerine nezaketin ne kadar erdemli bir davranış olduğuna değinmiş.
Çevremizde birçok engelli insan var, ve biz onlara sevgiyle yaklaşmak yerine uzaktan itici gözlerle bakmayı seçiyoruz. Peki ya hiç düşündük mü acaba biz onlara nezaketli yaklaşmak yerine önyargıyla baktığımızda ne duygular hissettiklerini, kendilerini dışlanmış olarak gördüklerini? August Pullman da bu fiziksel engelli çocuklardan biri. Yüzü doğuştan beri birçok 'önyargılı' insanın görüp kaçacağı türden; çok nadir görülen bir hastalık sebebiyle dudağı yarık, gözleri olması gerekenden aşağıda yani yanaklarının üzerinde, yumruğu andıran kulakları var ve işitme engelli. Sadece küçük bir çocuk olmasına rağmen insanların acımasızlığına maruz kalmış ve yüzü yüzünden hep kaçılan bir çocuk olmuş. Ama bu durum ailesi için geçerli değil, ablası Via, annesi Isabel, babası Nate ve köpeği Papatya ile oldukça güzel bir hayat sürüyor. Okula gitmek yerine evde annesinden ders alıyor. Ancak 5. sınıfa geçtiğinde ailesi bu durumu devam ettiremeyeceklerini söyleyince August okula başlar. Okul kesinlikle August'un gitmek isteyeceği türden bir yer değildir. Ve August, başta gitmeyi hiç istemez. Ailesinin isteği üzerine okula birkaç ay kala okula, müdürle tanışmaya ve okulu tanımaya giderler. Müdür yani Bay Toto, August'a canayakın davranır. Aynı zamanda Bay Toto August'un okula uyum sağlayabilmesi için okuldan birkaç iyi kalpli öğrenciyi de August'la tanıştırır. Bunlar; Jack Will, Julian ve Charlotte' dur. August, bu iyi kalpli öğrencilerle okulu dolaşmaya çıkarlar. August için her şey iyi gidiyordur. Ta ki Julian August'a "Hey dostum yüzünün olayı ne? Yangında mı kaldın?" diye sorana kadar. Aslında bu August için çok ta sıradışı bir soru değildir, ancak daha şimdiden bir kişi kendine böyle soru sorunca, okuldaki 500 kişinin kötü bakışlarına maruz kalmak istemez ve okuldan eve döndüklerinde August okula gitmek istemediğini ailesine söyler. Ancak uzun düşünmeler ve iknalar sonucu okula başlar. Okulun ilk günü August'a beklediği kadar kötü geçmez. Jack Will ile iyi anlaşırlar. Ancak tabi ki de eleştirilere ve 'önyargılı' insanların kötücül bakışlarına maruz kalmıştır. Ancak August Jack ile çok iyi anlaşır ve diğerlerinin tepkileri onu okuldan uzaklaştırmaz. Ayrıca August Summer adında bir kızla çok iyi anlaşır. Ve Cadılar Bayramı gelip çatar. Cadılar Bayramında August Boba Fett kostümüyle okula geleceğini söyler. Ancak son anda fikir değiştirir ve Çığlık kostümüyle okula gider. Sınıfa girdiğinde Jack'in birkaç çocukla konuştuğunu fark eder. Çocuklar Jack'e neden August'la takıldığını sorduklarında; Jack aslında August'la takılmak istemediğini ancak Bay Toto'nun bunu rica ettiğini, buna mecbur kaldığını söyler. August her şeyi duyar. Ve Jack August'un duyduğunu anlamaz. Çünkü August'un Boba Fett kostümüyle geleceğini düşünüyordur, karşısında duran Çığlık kostümü altındaki kişinin August olduğunun farkında değildir. Bu duydukları üzerine zaten okula gitmek istemeyen August, böylesine yalnız kalmışken hala gitmek isteyecek midir?
Kitap buradan sonra okurlarına bir cesaret öyküsünü, dış görünüşün altında gerçek bir kalp ve başarılı bir insan olabileceğini ve nezaketin önemini aktarmaya çalışıyor. Eğer siz de August ile birlikte bu zorlu maceraya adım atmak istiyorsanız Mucize romanı sizin için güzel seçenekler arasında.
Thank you for visiting our website wich cover about Felsefe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.