Alemlere rahmet hz. Muhammed kitabının özeti 15. Baskı acill

Sagot :

Cevap:

bu özet

Allah Resulü’nün mübarek ellerinde yetişen o örnek neslin en büyük özelliklerinden bir tanesi de hiç şüphesiz Ona (s.a.v.) duydukları aşk ve muhabbettin boyutudur. On-lar kendilerini bir ateş çukurunun kenarından kurtaran, hi-dayet çeşmesinin o tatlı suyu ile buluşturan ve onları bere-ketli bir sofra olan nübüvvet sofrasına kavuşturan Alemlerin Sultanı’na karşı bir minnet ve vefa borcu olarak öylesine se-viyorlardı ki; en aziz bildikleri şeyleri O’nun (s.a.v.) yolunda feda etmekten bir an geri durmuyorlardı. Onu (s.a.v.) gör-medikleri günü ziyan sayıyor, o bereketli sesi duymadıkları günü yaşanmamış kabul ediyorlardı. Bazen meclislerinde birbirlerine Efendimizi anlatarak özlemlerini gideriyor, Onun (s.a.v.) adını anmadan, hiçbir konuşmaya başlamıyor ve yine adını anmadan konuşmalarını nihayete erdirmiyorlardı.

Medine’nin gençlerinden olan Hassan b. Sabit şiirde zirve şahsiyetlerden biriydi. Allah Resulü Medine’ye hicret edince o da ensarî Müslümanlardan oldu, o da evini ve yüreğini Mekke’den gelen iman kardeşlerine açtı. Hassan’ın o günden sonra şiirlerine konu olan tek bir şey vardı, o da: Hz.Peygamber’di. Hassan yazıp okuduğu şiirlerle sahabenin yüreğinden kopup gelen Peygamber aşkını iyice derinleştiri-yor, her şiiri ile bu aşkın boyutunu daha da ötelere taşıyor-du. Sahabe onu her gördüğünde; Hadi Hassan, bir şiir oku da Efendimizi anlat ve bizlere canlarımızın yoluna feda oldu-ğu Resullullah’ı medhet derlerdi. Hassan b. Sabit sahabenin bu isteğine şöyle karşılık verecekti:

-Ve ma medahtü Muhammeden bi makaleti

-Ve lakin medahtü makaleti bi Muhammedin.

Allah Resulü’ne vurgun bir yürek olan Hassan diyordu ki:

- Ben şiirlerimle Muhammed’i övmüyorum

Bilakis Muhammed ile şiirlerimi medhedip, güzelleştiriyorum

Açıklama:

bu genel bakış.

Bugün birbuçuk milyarlık İslam ailesinin kaç ferdi Peygamber Efendimizi tanıyor? Bunun hesabını yapmamız zor ama şunu iyi biliyoruz ki; bu koca ailenin her ferdi O’nu (s.a.v.) bilmektedir. O’nu bilenler çoğunlukta ama tanıyanların o çoğunlukta olduğunu ne yazık ki söyleyemiyoruz. O’nu bilenler O’nun ne zaman doğduğunu, ne zaman vefat ettiğini, savaşlarını, çocuklarının isimlerini, hanımlarını, hicretini, miracını ve daha onlarca şeyi biliyorlar. Çok gariptir, bu bilinenlerin çoğunu belki daha fazlasını Mekke’de O’na karşı çıkanlar da biliyorlardı. Herhalde Hz. Muhammed’in (s.a.v.) amcası Ebu Leheb bizden daha çok Peygamber'in bu özel bilgilerine sahip idi. Ama onlar o yüce ruhu tanıyamadılar, tanıyamadıkları içinde tam anlamı ile tabi olamadılar ve O’na karşı oldular. İşte bilmek yalnız başına yeterli değil, o bilginin marifete, yani aşka dönüşüp sahibini tanıdığı o değerler uğruna fedakarlık yapmaya zorlamalıdır.

en iyi secermisin