"Süpermen Türk olsaydı pelerinini annesi bağlardı" kitabının özetini yazarmısınız kısa veya uzun bir özet olabilirr(96 puan lütfen düzgün bir şekilde yazın.)​

Sagot :

Cevap:

“Süpermen Türk olsaydı pelerinini

kesin anası bağlardı. Bir de

uçarken arkasından bağırır:

‘Varınca çaldır, oğlum!’…” diyen

Şerif İzgören’in bu samimi satırları

beni gülümsetti. Burada söylenenin ne

anlama geldiğini Türk kültüründe

yetişmiş hemen hemen herkes…

Ermeni'si, Rum'u, Kürd’ü, Laz'ı,

Süryani''si, Çerkez'i, Boşnak’ı, İzmir’lisi,

İstanbul’lusu, Ankara’lısı, Kars’lısı,

Van’lısı, Diyarbakır’lısı, Trabzon’lusu ya

da Hakkari’lisi bilir… Ben de, “Bizde

annem kendisi uçmakla meşgul olduğu

için, benim pelerinimi rahmetli

babacığım bağlardı ya da kendim

bağlardım herhalde.” diye düşündüm.

Ama babacığım şunu da söylerdi

“Oğlum, biz ebeveynler çocuklarımızı

balıkla beslerken, o balığı nasıl

tuttuğumuzu da öğretmeliyiz ki, biz

onların yaşamlarından ayrıldığımızda

ya da kendi başlarına kaldıklarında

açlıktan ölmesinler.” derdi.

Şerif İzgören de burada annelere

sesleniyor: “Türk çocuğu Süpermen

olsaydı, kriptonu da annesi olurdu.

Çocuğunuzun kriptonu olmayın.

Bırakın uçsun artık!!!” (Sayfa 15)

Tabii ki, bunu söylerken de, aslında

Türk insanında var olan ve güzel değer

olan ‘sevgi kültürü’nün zamanla

‘sevmek’ten ‘aşırı koruma’ya ve

‘kollama’ya dönüşmesine karşı çıkıyor.

Ailesiyle beraber oturduğu sofrada

döke döke yemek yiyen 5-6

yaşlarındaki Alman çocuklarının

özgürlükleriyle, ailenin bütün

fertlerinin etrafında fır döndüğü 10

yaşındaki Türk çocuğunun durumunu

karşılaştırıyor. (Sayfa 15) “Türk

çocuğunun yemeğini babası alır, anası

yedirir ve teyzesi de ağzını siler…

Otuzbeş yaşına geldiğinde bile hala

ana, baba, teyze çocuğun peşinde

yemek yedirmek için koşuştururlar…”

diyor. 80 küsur milyonluk Türkiye’de

kaç kişi ‘Hayır, bizde öğle değil.’

diyebilir. Yazar burada, Türk toplum

yapısında sağlıklı olan bir besinin nasıl

bir bedeni felç edecek kadar toksin

hale gelebildiğini, yani ‘sevgi’nin aşırı

‘korumacılık’ ve ‘kollamacılık’ haline

dönüşüp bireye ve topluma ne kadar

zarar verdiğini ve buna da kimlerin

neden olduğunu şu cümlesiyle açıkça

ifade ediyor: “Kendi hayatını

yaşayamayan insanlar, çocuklarının

hayatını yaşar.”

Şerif İzgören, bu kitabıyla aslında

Türkiye Uğur Böcekleri Projesi’nin de

en önemli dayanak noktaları olan önce

‘adam’ olmak ve sonra da ‘ülkeye

katkıda bulunmak’ konusunda neler

yapılabileceğini başka insanların

yaşadıkları ve yaptıklarıyla anlatıyor

ve çok önemli konuları herkesin

anlayabileceği boyuta indirgiyor,

karmaşıklıktan kurtarıyor..

Projenin temel değerlerini meydana

getiren ‘yurt sevgisi’, ‘dürüstlük’,

‘girişimcilik’, iş kalitesi’ ve

‘hoşgörü’ öğeleri kitapta farklı

bölümler halinde anlatılmış, Yazar, bizi

her bölümde birbirinden güzel

insanlar, anlamlı olaylar, ders alınacak

tecrübelerle buluşturuyor. Amaca

giden yolda tam kafamız karışacakken,

hemen elimizden tutup bize rehberlik

ediyor. Yol gösteren birilerinin var

olduğunu hatırlatıyor… Yani, yalnız

değilsiniz…

Açıklama: internetten buldum belki işine yarar iyi dersler :)

Cevap:

“Süpermen Türk olsaydı pelerinini

kesin anası bağlardı. Bir de

uçarken arkasından bağırır:

‘Varınca çaldır, oğlum!’…” diyen

Şerif İzgören’in bu samimi satırları

beni gülümsetti. Burada söylenenin ne

anlama geldiğini Türk kültüründe

yetişmiş hemen hemen herkes…

Ermeni'si, Rum'u, Kürd’ü, Laz'ı,

Süryani''si, Çerkez'i, Boşnak’ı, İzmir’lisi,

İstanbul’lusu, Ankara’lısı, Kars’lısı,

Van’lısı, Diyarbakır’lısı, Trabzon’lusu ya

da Hakkari’lisi bilir… Ben de, “Bizde

annem kendisi uçmakla meşgul olduğu

için, benim pelerinimi rahmetli

babacığım bağlardı ya da kendim

bağlardım herhalde.” diye düşündüm.

Ama babacığım şunu da söylerdi

“Oğlum, biz ebeveynler çocuklarımızı

balıkla beslerken, o balığı nasıl

tuttuğumuzu da öğretmeliyiz ki, biz

onların yaşamlarından ayrıldığımızda

ya da kendi başlarına kaldıklarında

açlıktan ölmesinler.” derdi.

Şerif İzgören de burada annelere

sesleniyor: “Türk çocuğu Süpermen

olsaydı, kriptonu da annesi olurdu.

Çocuğunuzun kriptonu olmayın.

Bırakın uçsun artık!!!” (Sayfa 15)

Tabii ki, bunu söylerken de, aslında

Türk insanında var olan ve güzel değer

olan ‘sevgi kültürü’nün zamanla

‘sevmek’ten ‘aşırı koruma’ya ve

‘kollama’ya dönüşmesine karşı çıkıyor.

Ailesiyle beraber oturduğu sofrada

döke döke yemek yiyen 5-6

yaşlarındaki Alman çocuklarının

özgürlükleriyle, ailenin bütün

fertlerinin etrafında fır döndüğü 10

yaşındaki Türk çocuğunun durumunu

karşılaştırıyor. (Sayfa 15) “Türk

çocuğunun yemeğini babası alır, anası

yedirir ve teyzesi de ağzını siler…

Otuzbeş yaşına geldiğinde bile hala

ana, baba, teyze çocuğun peşinde

yemek yedirmek için koşuştururlar…”

diyor. 80 küsur milyonluk Türkiye’de

kaç kişi ‘Hayır, bizde öğle değil.’

diyebilir. Yazar burada, Türk toplum

yapısında sağlıklı olan bir besinin nasıl

bir bedeni felç edecek kadar toksin

hale gelebildiğini, yani ‘sevgi’nin aşırı

‘korumacılık’ ve ‘kollamacılık’ haline

dönüşüp bireye ve topluma ne kadar

zarar verdiğini ve buna da kimlerin

neden olduğunu şu cümlesiyle açıkça

ifade ediyor: “Kendi hayatını

yaşayamayan insanlar, çocuklarının

hayatını yaşar.”

Şerif İzgören, bu kitabıyla aslında

Türkiye Uğur Böcekleri Projesi’nin de

en önemli dayanak noktaları olan önce

‘adam’ olmak ve sonra da ‘ülkeye

katkıda bulunmak’ konusunda neler

yapılabileceğini başka insanların

yaşadıkları ve yaptıklarıyla anlatıyor

ve çok önemli konuları herkesin

anlayabileceği boyuta indirgiyor,

karmaşıklıktan kurtarıyor..

Projenin temel değerlerini meydana

getiren ‘yurt sevgisi’, ‘dürüstlük’,

‘girişimcilik’, iş kalitesi’ ve

‘hoşgörü’ öğeleri kitapta farklı

bölümler halinde anlatılmış, Yazar, bizi

her bölümde birbirinden güzel

insanlar, anlamlı olaylar, ders alınacak

tecrübelerle buluşturuyor. Amaca

giden yolda tam kafamız karışacakken,

hemen elimizden tutup bize rehberlik

ediyor. Yol gösteren birilerinin var

olduğunu hatırlatıyor… Yani, yalnız

değilsiniz…

Açıklama:

internetten alıntıdır

en iyi SEÇERMİSİN LÜTFEN

İyi dersler༼ つ ◕‿◕ ༽つ

Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.


Rans Other Questions