şeker portakalı özat acil​

Sagot :

Cevap:

beş yaşında, fakir bir ailede büyüyen, yaramaz ama zeki bir çocuğun hayatını anlatmaktadır. Kitabın şeker portakalı adını almasının bir hikayesi var onu da zamanı gelince yazımızın içinde okuyacaksınız. Zeze çok zeki fakat bir o kadar da yaramaz bir çocuktur hatta o kadar yaramazdır ki etrafında ki herkes onun şeytan olduğunu söyler. Zeze tek başına okumayı öğrenmiş fakat uzun bir süre buna kimseyi inandıramamıştır. Evde Zeze’nin yaramazlığından bıkan aile biraz olsun evde rahat bir nefes almak için onu 5 yaşında okula yazdırır. Ablası Gloria ile okula kayıt olmaya giden Zeze okula kayıt olmak için 6 yaşında olduğu yalanını söyler. Zeze’yi evde yalnızca ablası Gloria anlamaktadır bunun için ablasının, küçük kahramanımızda özel bir yeri vardır.

Zeze’nin babası işsiz kaldığı için evin geçinimini sağlayamamaktadır. Bu yüzden başka bir eve taşınırlar. Bir gün evi görmeye gittiklerinde çocuklar sırayla bahçedeki ağaçlara sarılıp ağaçları sahiplenirler. Kardeşleri kadar hızlı olamayan Zeze bahçeden ağaç sahiplenememiş bu yüzden de hırçınlaşmıştır. Bunun üzerinde ablası arka bahçede de güzel ağaçlar olduğunu söyler ve onu şeker portakalıyla tanıştırır. Şeker portakalı küçük olduğu için huysuzluğu devam eden Ze yalnız kaldığında küçük fidan onunla konuşur. Fidanın yalnızla onunla konuşması ve onunla arkadaş olması Zeze’yi mutlu eder. İlerleyen günlerde okula giden Ze arkadaşlarıyla arabaların arkasına binip gezer ama kimse Portekizlinin arabasına binmeye cesaret edemez. Birgün Zeze tüm cesaretini toplar ve bu arabanın arkasına biner Portekizli durumu fark ettiğinde küçük kahramanımızı bir güzel azarlar. Bunun üzerine Ze Portekizliden olabildiğince nefret eder.

Zeze’nin yaramaz olduğunu söyledik. Bir gün yine uslu durmayan ve ayağını kesen Ze kimseye bu durumu belli etmemeye çalışır. Okula zorlukla yürüyen Ze yolda Portekizliyle karşılaşır. Portekizli onu arabasına alır ve eczaneye pansumana götürür sonra da evin yakınlarına bırakır. Zaman geçtikçe Portekizliyle arkadaş olan Ze bu arkadaşlığı daha farklı hissetmeye başlar ve Portekizlinin onun babası olmasını onu yanına almasını ister. Portekizli onu evinden ayıramayacağını ama onu bir evladı olarak gördüğünü söyler.

Ze evde abisiyle kavga eder ve Totoca yani abisi şeker portakalının kısa zamanda kesileceğini söyler ve kardeşinin üzülmesini ister. Portekizliye Portuga adını veren Zeze, Portuga’sını feci bir tren kazasında kaybeder ve ölümle yüzleşir ve kendisi de üzüntüden hastalanır yatağa düşer. Totoca Ze’nin kendisi yüzünden hastalandığını sanarak üzülür portakal ağacının kesilmeyeceğini onu üzmek için söylediğini anlatır.

beş yaşında, fakir bir ailede büyüyen, yaramaz ama zeki bir çocuğun hayatını anlatmaktadır. Kitabın şeker portakalı adını almasının bir hikayesi var onu da zamanı gelince yazımızın içinde okuyacaksınız. Zeze çok zeki fakat bir o kadar da yaramaz bir çocuktur hatta o kadar yaramazdır ki etrafında ki herkes onun şeytan olduğunu söyler. Zeze tek başına okumayı öğrenmiş fakat uzun bir süre buna kimseyi inandıramamıştır. Evde Zeze’nin yaramazlığından bıkan aile biraz olsun evde rahat bir nefes almak için onu 5 yaşında okula yazdırır. Ablası Gloria ile okula kayıt olmaya giden Zeze okula kayıt olmak için 6 yaşında olduğu yalanını söyler. Zeze’yi evde yalnızca ablası Gloria anlamaktadır bunun için ablasının, küçük kahramanımızda özel bir yeri vardır.

Zeze’nin babası işsiz kaldığı için evin geçinimini sağlayamamaktadır. Bu yüzden başka bir eve taşınırlar. Bir gün evi görmeye gittiklerinde çocuklar sırayla bahçedeki ağaçlara sarılıp ağaçları sahiplenirler. Kardeşleri kadar hızlı olamayan Zeze bahçeden ağaç sahiplenememiş bu yüzden de hırçınlaşmıştır. Bunun üzerinde ablası arka bahçede de güzel ağaçlar olduğunu söyler ve onu şeker portakalıyla tanıştırır. Şeker portakalı küçük olduğu için huysuzluğu devam eden Ze yalnız kaldığında küçük fidan onunla konuşur. Fidanın yalnızla onunla konuşması ve onunla arkadaş olması Zeze’yi mutlu eder. İlerleyen günlerde okula giden Ze arkadaşlarıyla arabaların arkasına binip gezer ama kimse Portekizlinin arabasına binmeye cesaret edemez. Birgün Zeze tüm cesaretini toplar ve bu arabanın arkasına biner Portekizli durumu fark ettiğinde küçük kahramanımızı bir güzel azarlar. Bunun üzerine Ze Portekizliden olabildiğince nefret eder.

Zeze’nin yaramaz olduğunu söyledik. Bir gün yine uslu durmayan ve ayağını kesen Ze kimseye bu durumu belli etmemeye çalışır. Okula zorlukla yürüyen Ze yolda Portekizliyle karşılaşır. Portekizli onu arabasına alır ve eczaneye pansumana götürür sonra da evin yakınlarına bırakır. Zaman geçtikçe Portekizliyle arkadaş olan Ze bu arkadaşlığı daha farklı hissetmeye başlar ve Portekizlinin onun babası olmasını onu yanına almasını ister. Portekizli onu evinden ayıramayacağını ama onu bir evladı olarak gördüğünü söyler.

Ze evde abisiyle kavga eder ve Totoca yani abisi şeker portakalının kısa zamanda kesileceğini söyler ve kardeşinin üzülmesini ister. Portekizliye Portuga adını veren Zeze, Portuga’sını feci bir tren kazasında kaybeder ve ölümle yüzleşir ve kendisi de üzüntüden hastalanır yatağa düşer. Totoca Ze’nin kendisi yüzünden hastalandığını sanarak üzülür portakal ağacının kesilmeyeceğini onu üzmek için söylediğini anlatır.