Tayyar Rahmiye Hanım
''... Tayyar Rahmiye 1920'de Adana'da Fransızlara karşı müfrezesiyle birlikte savaşmıştır. İki arkadaşını korumak amacıyla tereddütsüz çatışma ortamına atıldığı için kendisine tayyar (uçan) lakabı verilmiştir...''
Osmaniye işgale uğrayınca Hüseyin Ağa'nın milli kuvvetlerine katılmak için müracaat eden Rahmiye Hanım'a, Hüseyin Ağa'nın ''Bacım! Bu, er işidir, sen cephe gerisinde belki daha yararlı olursun.'' demesi üzerine;
Tayyar Rahmiye Hanım: ''Vatanın savunmasında hepimiz eriz. Düşman, toprağımıza ayak basmış, harim-i ismetimizi (mukaddes ocak, namus ocağı, vatan) kirletmek istiyor. Elim silah tutarken ben nasıl savaşmam.'' cevabını vermiştir.
Rahmiye Hanım'ı tanıyanlar onu şöyle anlatırlar: Omzunda Alman filintası denen tüfeğini taşırdı. Genellikle atlı gezerdi. Güçlü, kuvvetli idi. Onun bu durumunu bilenler, ''Taşı sıksa suyunu çıkarır.'' demişlerdir. Şu sözlerini kendisini tanıyanlar unutamamıştır: '' Allah bana nusret verse yalnız başıma düşmanı kırarım. Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim...''

Rahmiye Hanım'a neden ''tayyar'' lakabı verilmiştir?