1955 londra konferansı hakkında kısa bilgi Kıbrıs tarihi ​

Sagot :

Cevap:

İngiltere’ye göre, Kıbrıs’ta Rumların II. Dünya Savaşı sonrası geliştirdikleri self-determinasyon heyecanı, İngiltere’ye karşı bağımsızlık mücadelesi hâline dönmekteydi. Konunun BM’ye taşınması ve bölgedeki komünizm tehlikesi gerekçesiyle Amerika’nın da self-determinasyona destek vermiş olması, İngiltere’nin başını ağrıtan konulardı. Orta Doğu’daki güvenlik endişeleri ve Ada’da komünizmin yayılmaması için Amerika ile iş birliğine devam etmek durumunda olan İngiltere, bugüne kadar Rumlara karşı Ada’daki Türk Toplumu’nu denge unsuru olarak kullanmıştı. Ancak şimdi işin içine Yunanistan da girmişti ve 1955 yılı Eylül ayında Yunanistan self-determinasyon konusunu yeniden BM gündemine getirmeyi planlıyordu. Ada’da başlayan terörü sonlandırmak, komünizmi denetim altında tutabilmek ve Yunanistan’ı engelleyebilmek için yeni denge unsuru olarak Türkiye devreye sokulmalıydı. Bunun için İngiltere, Kıbrıs’taki olayların sadece ülkesini değil, Doğu Akdeniz’in güvenliğini tehdit ettiğini ve bu konunun Türkiye ve Yunanistan ile birlikte çözülmesi gerektiğini ortaya atarak yeni bir plan geliştirdi. Bu plan gereği İngiltere, Türkiye ile Yunanistan’ı Kıbrıs konusunun görüşüleceği “Doğu Akdeniz Savunması ve Kıbrıs Meselesi” konulu seminer için Londra’ya davet etti. 29 Ağustos 1955 tarihinde toplanan konferans, İstanbul’da meydana gelen ve “6-7 Eylül Olayları” olarak bilinen olayların yarattığı olumsuz havanın da etkisiyle bir sonuç alınamadan 7 Eylül’de dağıldı. Bu tarihten itibaren Türkiye, kendi istemi dışında da olsa etkin bir aktör olarak Kıbrıs sahnesindeki yerini alıyordu. Bu çalışmada, Kıbrıs için önemli kilometre taşlarından biri olarak kabul edilen Londra Konferansı’nın ve konferans sonrası sürecin TBMM’deki yansımaları, iktidar ve muhalefet partilerinin yaklaşımları, özellikle TBMM zabıt cerideleri kaynak alınarak ortaya koyulmaya çalışılmıştır.