Sagot :
Cevap: İyi çalışmalar :)
Açıklama:
Fransız yazar Alphonso Daudet’in başlıkta yer alan isimde bir hikâye kitabı vardı. Hikâyede, beyni som altından olarak doğan bir adamın öyküsü anlatılıyordu. Geçtiğimiz günlerde otopsi yapılmak üzere kabri açılan 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da bir nevi altın beyinli bir adamdı. Cins bir zekâya sahip olan beynini çocukluğundan beri ülkesi ve milleti için kullanan bir devlet adamıydı Özal… Maliye eski bakanlarından Kemal Unakıtan bir görüşmemizde Özal’dan bahsederken “Çok özel bir beyni vardı. Bir gün deniz kenarındaydık. ‘Bu denizin içindeki hareketliliği nasıl enerjiye dönüştürebilirim’ diye düşünüyorum” dediğini nakletmişti. Gerçekten de Özal, bütün ömrünü ülkesini ve milletini daha ileri götürmek, mevcut sorunlarına çözüm bulmak için harcamıştı. Nitekim Türkiye’nin kadim sorunlarından biri olan PKK sorununu çözmek için gayreti de hayatına mal olmuştu. Korkak değil cesur bir siyasetçiydi. Beyni bu millete ruh ve kimlik veren yüce duygularla yıkanmış biriydi. Rahmetlinin kabri açılınca, bir mucizenin gerçekleştiği, bedeninin çürümeden ve bozulmadan aynen kaldığı ortaya çıktı. Özal’ın çürümeyen bir yeri daha vardı: Taşıdığı altın beyni… Yaşadığımız hayatı sadece 60-70 yıllık bir süreç olarak görenlerin idrak edemeyeceği özel bir geleneğin yansımasıydı aslında yaşanan. Özal’ın altın beynine şekil veren yolun geleneğinde bu gibi vakalar daha önce de yaşanmıştı. Özal’ın kendisinin ve annesinin Hocası,son devir ulema ve meşayihinden Mehmed Zahid Kotku’nun(1897-1980) hocası Mustafa Fevzi Efendi’de de benzeri bir olay tezahür etmişti. Süleymaniye Haziresinde Özal’ın annesinin yanında medfun bulunduğu Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin anlatımıyla olay şöyle cereyan etmişti: Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi’nin 1926 senesinde vefatının üzerinden otuz sene gibi uzun bir süre geçtikten sonra vuku bulan ibret dolu bir hadiseyi Mehmed Zahid Kotku rahmetullahi aleyh hazretleri şöyle anlatıyor: -“İşte sana bu âlim-i âhiret olan kimselerden gördüğüm bir canlı hadiseyi anlatırken umarım ki yerlerin yiyemediği bu âlim kimseleri de öğrenmiş oluruz: İstanbul yollarının genişletildiği ve türbelerin etrafları açıldığı bir devirde bizim rahmetlik hocamız Tekfurdağ’lı, Bayezid Camii Şerifi müderrisi ve Gümüşhaneli Dergâhı postnişini Hacı Mustafa Feyzi Efendi hazretleri de Kanuni Sultan Süleyman Camii Şerifi’nin kıblesinde ve Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesinin yanında dış tarafında sekiz-on kadar kabir vardı ki rahmetli Menderes bunların da kaldırılıp yanındaki boşluğa gömülmelerini istemiş ve bu suretle nal-i kubtir yapılmak üzere bizim de o merasimde murakıp olarak bulunmamızı istemişler. Biz de orada bulunduk. Mezarlar açıldı. İçinden çıkarılan kemikler hazırlanmış torbalara konarak hazırlanan mezarlarına naklediliyordu. Sıra bizim üstadımız Şeyh Hacı Mustafa Feyzi Efendi’nin mezarına geldi. Mezar, zeminden hemen bir metre yüksek olduğundan bazı taşlar kopmuş ve mezarın içerisi gözükmekte idi. Nihayet mezar açıldığı zaman definden zannedersem otuz sene kadar bir zaman geçmiş olduğu halde rahmetlik Şeyh Hacı Mustafa Feyzi Efendi’nin henüz sakalının bile bir kılı değişmemiş. Bütün bir cesedin sanki henüz yeni gömülmüş olduğunu hem biz hem bütün hazirun, büyük bir cemaat kalabalığı tarafından görüldü” (Dünden Bugüne Gümüşhanevi Mektebi, Hülya Yılmaz, Seha Neşriyat,İstanbul,1997,Shf 114-115
Merhaba
Hikâye som altından beyni olan bir adam hakkındadır. Büyük bir kafa ile doğmuştur. Bir gün düşüp kafasını vurunca kafasından bir altın damlası çıkar ve böylece çocuğun altından bir beyni olduğu anlaşılır. On sekiz yaşına gelince ailesi çocuğa sahip olduğu özelliği açıklar. Çocuk bu özelliğinden gururlanarak evden ayrılır ve hazinesini harcamaya başlar. Ancak beyni tükendikçe zayıflar ve güçsüzleşir. Bunun üzerine yaptığı hatayı fark ederek yeni bir hayata başlamaya niyetlense de güzel kıyafetlere düşkün bir kıza aşık olarak evlenir ve onun için beynini harcamaya devam eder. İki yıl sonunda kız ölünce adam çok sevdiği karısına görkemli bir cenaze düzenler ve bu harcamalar sonunda kafasının içinde yalnızca birkaç parça altın kalır. Bu son parçayı da karısının çok seveceğini düşündüğü bir ayakkabı alarak harcar ve sonunda deli biri haline gelir.
İyi Dersler...
En iyi seçerseniz sevinirim...
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.