Sagot :
Cevap:
1.Zekeriya Aleyküm Selam peygamberlikle şereflenmeden önce de Beyt-ül Makdis'de dini reis idi.Mahiyetinde bulunan abidlerle birlikte Tevrat nüshalarını çoğaltırlardı.
Peygamberlik geldikten sonra da bu işi yürüttüler.Bir gün,mescide gelen Yahudilerden bazı kendini bilmezler dediler ki :
"Senin diğerlerinden ne farkın var? Herkes elindeki kalemle yazıyo,sen de öyle yapıyorsun...Eğer gerçekten peygamber isen,kalemsiz yaz veya kalem senin yardımın olmaksızın yazsın..."
Yüce Rabbimizin verdiği mucizeyle,Zekeriya Aleyküm Selam oradan kalktı.Kalemi kağıdın üzerine bıraktı ve yazmasını emretti...Cenab-ı Hakkın kudretiyle,kalem kendiliğinden yazmaya başladı...
2.Bebek olarak Beyt-ül Makdise bırakılan Hz.Meryem validemiz'in vesayeti konusunda ihtilaf çıkınca,uraya başvuruldu.Kalemlerin suya atılarak vesayetin batmayan kalem sahibine verilmesi kararlaştırıldı.Herkes kalemini suya attı.Bütün kalemler suya battı ve akıntıya sürüklendi.Sadece Zekeriya Aleyküm Selam'ın kalemi suya batmadı ve akıntıya direndi.Bunun üzerine Meryem validemizin vesayeti O'nda (Aleyküm Selam) kaldı.
3.Zekeriya Aleyküm Selam,Meryem annemizi himayesi altına alırken,Beyt-ül Makdis'de abidler huzurunda kefalet senedini yine bir mucize eseri olarak kaleme el sürmemiş kalem Allahın izniyle söyleneni yazmıştır.
4.Zekeriya Aleyküm Selam,karada yürür gibi,ayakları ıslanmadan su üzerinde yürürdü.Bu mucizesi,O'nu taşkın ırmaklar karşısında çaresiz bırakmadığı gibi,görenlerin de hidayetine vesile olmuştur.
Thank you for visiting our website wich cover about Dil ve Anlatım. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.