Açıklama:
Beş oğuldan biri olan yazar babasının onu Cambridge Üniversitesi’ne göndermesiyle başlayan romanı şöyle devam ediyor: Güliver okulu bitirdikten sonra ünlü bir doktor olan Mr. Bates’in yanına çırak olarak verilir; kazandığı paraları gemicilik öğrenmek, gezi niyetinde olanlara yarar sağlayacağını düşünerek matematik alanında bilgi edinmek için harcar. Daha sonra iki yıl yedi ay tıp okur. Yurduna dönünce hocası olan Mr. Bates’in önerisiyle Swalow adlı bir gemiye doktor olarak atanır. Birkaç kez yolculuk yaptıktan sonra dönüşünde Londra’da yaşamaya karar verir. Orada evlenir.
Güliver daha sonra işlerinin kötü gitmesinden dolayı deniz yolculuğuna çıkmaya karar verir. Birçok yolculuk yapar. Aynı zamanda da bol bol kitap okur. 4 Mayıs 1699’da Bristol Limanı’ndan yola çıkar. Yolculuğu başlangıçta iyi gider. Doğu Hindistan’a giderken şiddetli bir fırtına Van Diemen topraklarının kuzey batısına sürer. Rüzgar gemiyi kayanın üzerine atar ve gemi parçalanır. Hemen filikalara binerler. Rüzgar şiddetini arttırır ve filikalar devrilir. Arkadaşlarının öldüğünü düşünen Güliver kendi çabasıyla kıyıya çıkmayı başarır. Uyuyup kalktığı zaman üzerinde küçük bir şeyler olduğunu fark eder.
Göğsünün üzerinde yavaş yavaş ilerliyordu. Çenesine kadar sokulur. Gözlerini mümkün olduğu kadar aşağıya kadar indirince, bunun, sırtında bir okluk elinde de bir yayla ok taşıyan boyu 15 cm. bile gelmeyen bir insan olduğunu görür. İlk başta Liliputlar korksa da daha sonra dostluk kurulur. Fakat Liliputların yan adadakilerle sorunlar yaşadıklarını ve bu sorunların savaş çıkartabilecek büyüklükte olduğunu söylerler.
Yan adaya gidip sorunlara çözmeye çalışır fakat faydasızdır. Bir gün denize bakarken bir kayık görür. Ve oradan gitmeye karar verir. Londra’ya gittiğinde aklında halen geziler vardır. Ailesiyle konuşup tekrar geziye çıkmaya karar verir.
Geziye çıktığı geminin yiyecek ve içecekleri tükenmektedir. Kaptan uzaklarda bir ada göründüğünü oradan yiyecek ve içecek almalarını söyler. Adaya yanaşırlar. Tayfadan beş altı kişi ile birlikte karaya inilir. Fakat arkadaşlarından uzaklaşan Güliver bir anda arkadaşlarının hızla kaçtığını görür. Fakat artık yapabilecek pek bir şey kalmamıştır. Çünkü (bilgi yelpazesi. com) gemilerine binip çoktan gitmişlerdir. Arkasına baktığında 20 m. Boyunda bir şeyler görür. Güliver ne olduğunu anlayamaz. Korkar. Zaman ilerledikçe bu insanların gönlünde taht kurmaya başlar. Devler Güliver’e layık bir ev yaparlar.
Evi sayılan bu kafeste otururken bir kartal onu gagasıyla kaldırır ve bilinmeyen bir yolculuğa çıkarlar. Suya düşer. Güliver evi olan bu kafesin içinde iki gün mahsur kalır. Oradan geçen bir gemi onu fark eder. Ve geminin kaptanı gözlerine inanamaz. Çünkü kaptan onunla aynı boyda olup suyun içinde bir evin ne işi olabileceğini anlamaya çalışır. Güliver iki adadan da aldığı bazı eşyaları kaptana gösterir. Kaptan inanmaz. Kurtuluşunun dokuzuncu ayı 3 Haziran 1706’da İngiltere’nin güney kıyılarına varırlar.
Yolda evlerin, ağaçların, davarlar ve halkın küçüklüğünü görerek kendini yine Liliput’ta zanneder. Rastladığı insanları ezmekten korkar, yolundan çekilmeleri için bağırır. Sorup araştırdıktan sonra evini bulur. Çok geçmeden ailesi ve dostlarıyla dertleşir.
Karısı bir daha deniz yolculuğuna çıkmasına razı olmayacağını söyler. Fakat kısa bir süre sonra tekrar yolculuğuna çıkmasına engel olamayacaktır.
