Atatürk Dönemi Türk Dış Politikalarını

maddeler halinde yorumlayabilir misiniz :)



Sagot :

Cevap:

bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde

bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasında bütün

bağımsızlığından mahrumiyet demektir.” İfadelerinde açıkça ortaya koymaktadır.

Bu ilkeden hareketle gerek Milli Mücadele süresince batılı devletlerle yapılan

görüşmelerde gerekse Lozan Barış görüşmeleri sonrasında bağımsızlık ilkesine

gölge düşürebilecek her konuda kararlı davranılmıştır.

c) Barışçılık

Atatürk dönemi dış politikasının bir başka özelliği barışı esas almasıdır. Bunun

yine en güzel örneği Milli Mücadele yıllarında verilmiştir. Savaş ortamı içerisinde

bile görüşmeler yoluyla barışın sağlanması için her türlü çaba sürdürülmüştür. Bir

asker olarak savaşın ne demek olduğunu en iyi bilen kişi olarak Mustafa Kemal

Paşa; “Ben harpçi olamam. Çünkü harbin acıklı hallerini herkesten iyi bilirim.”

deyecektir. Yine bir başka konuşmasında Mustafa Kemal Paşa “Harp zaruri ve

hayati olmalı... Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz.

Lâkin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça harp bir cinayettir.” diyecektir.

Atatürk’ün barışçılığı yine Kendisinin söylediği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh”

sözünde ifadesini bulacaktır ki, bu Türk dış politikasının temel yaklaşımı

olacaktır. Ancak bu temel yaklaşıma uygun olarak bölgesinde barışı korumada

üzerine düşeni gerçekleştiren genç cumhuriyet, teslimiyetçi ve pasifist bir politika

da izlememiştir. Yani barış içinde yaşamak için gerekli hazırlıkları yapmak,

gerekirse barış için savaşa hazır olmak kararlılığıyla hareket edilmiştir.

d) Güvenlik Politikası

Diğer yandan genç cumhuriyetin kendini koruyabilmesi yani savunması için

gerekli güvenlik önlemlerini almasının gerekliliğine inanan Atatürk, Türk milletinin

kendi gücüne dayalı askeri ve ekonomik yapılanmasını yeni ve sağlam esaslara

oturtmak için çalışmalarda bulunmuştur. Bu anlamda askeri harcamalar ve

ordunun modernleştirilmesi, ülkenin ekonomik yapılanması ile eş zamanlı olarak

yürütülmüştür. Ülkenin kendini savunacak güce ve iradeye sahip olması

gerektiğini Atatürk bir konuşmasında, “Bugün vardığımız barışın ebedi barış

olacağına inanmak safdillik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an

bile gaflet, milletin hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz hukukumuza, şeref ve

haysiyetimize saygı gösterildikçe mukabil saygıda asla kusur etmeyeceğiz.

Fakat, ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç

saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü

ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta asla gecikmeyeceğiz”. Şeklinde

vurgulanacaktır. Barışın korunması için Türkiye’nin salt kendi gücünün yetersiz

kalabileceği alanlarda ülkenin güvenliğini sağlamak için uluslararası politikanın

gereği olarak yürütülecek denge politikaları çerçevesinde bölgesel barışın

korunması için ittifaklar yaparak ülkenin güvenliğini sağlamak ilke olarak

benimsenmiştir. Nitekim Atatürk bu doğrultuda hareket etmiş ve ülkenin güvenliği

için gerekli gördüğü ittifakları yapmaktan kaçınmamıştır.