divanıhümayun hangi olaydan sonra karar organı olmaktan çıkıp danışma organı olmuştur?



Sagot :

arih araştırmalarının güvenilirliği sunulan bilgilerin belgelere dayanması ile mümkündür. Bu amaçla son yıllarda belgeye ulaşım imkanı sağlayacak araştırmaların giderek arttığı görülmektedir. Ancak hem Türkiye hem de bir çok devlet için önem arzeden Osmanlı Arşivlerindeki belgelerin çoğunun henüz tasnif edilmemiş olması bu alanda daha çok çalışılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Belgeye yönelik bu tür çalışmaların arttırılmasının gerekliliği Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki belgelerin çokluğunun yanında belgeye ulaşmada ön hizmeti vermek ve araştırmacılara (özellikle Ankara ve İstanbul dışında) kolaylık sağlamak açısından önem arz etmektedir.Divan-ı Hümayun, Osmanlı merkez teşkilatı içerisindeki en önemli kuruluştur. Siyasi, askeri ve mali konuları görüşerek karara bağlayan, her türlü dava ve şikayetlerle ilgilenen çok yönlü bu kuruluşun, Türk İslam tarihi içerisindeki bir çok devlette gördüğümüz divan sisteminin gelişmiş bir devamı olduğunu söylememiz mümkündür. Fatih Sultan Mehmed’le birlikte kaideleri ve teşrifat kuralları tesbit edilerek müesseseleşen Divan-ı Hümayun’un çalışma tarzı ve faaliyetlerini anlayabilmenin en önemli yollarından biri de Mühimme defterlerinin gün ışığına çıkartılmasıdır. Mühimme defterleri üzerinde çalışmanın önemi, içerisindeki hükümlerin dönemin sosyal hayatıyla doğrudan ilgili konuları ihtiva etmesi dolayısıyla Osmanlı Devletinin sosyal tarihi ile alakalı bilgilere ulaşma ve tahlil etme imkanı sağlamış olmasıdır.Bürokratik işlemleri genellikle defter esasına dayalı Osmanlı Devlet düzeninde Divân-ı Hümayûn kalemlerinin büyük önemi bulunmaktadır. Devlet fonksiyonlarının kayıt altına alındığı kalemlerde çok sayıda defter teşekkül etmiştir. Ancak bunlar içerisinde Mühimme, Ahkam ve Tahrir defteri gibi özel öneme sahip defterler ön plana çıkmıştır. Osmanlı Devletinin karar alma aşamasında en yetkili organı olan Divân-ı Hümayûn’un faaliyet alanını tesbit etmeye, o devirde meydana gelen ve mühim sayılarak Mühimme defterlerine kaydedilen olayları anlamak amacıyla bu alanda çalışmayı uygun bulduk. Daha önce yayınlanmış çoğunluğu 17.yüzyıla ait Mühimme defteri çalışmalarına yüzyılın sonlarına ait 107 nolu Mühimme Defteri (1694-1695) seçilerek katkıda bulunmak gayesi düşünülmüştür