İki Sorum var .

 

1.) Masal türünün özellikleri nelerdir ?

 

2.) "Mi" edatının görevleri nelerdir ? Örnekleriyle.

 

6. Sınıfa Uygun Ve Kısa Olsun Lütfen



Sagot :

MASAL TÜRÜNÜN ÖZELLİKLERİ:
Masalların Özellikleri:
1.Masallar, meydana geldikleri zaman bir kişinin malıyken, yaygınlaştıkça, yöreden yöreye, ülkeden ülkeye geçtikçe halkın malı olur.
2.Masal, anonim bir türdür. 
3.Uzun tasvirlere , psikolojik tahlillere yer verilmez.
4.Masallarda genellikle iyilik-kötülük, doğruluk- haksızlık- adalet- zulüm, alçakgönüllülük – kibir… gibi zıt durumların temsilcisi olan kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
4.Dinleyicileri inandırmak gibi bir iddiası yoktur.
5.Tamamı ile hayal ürünü olan mensur bir türdür.
6.Masallarda milli ve dini motiflere hemen hiç yer verilmez. Bununla beraber az çok ait oldukaları milletlerin renglerine bürünürler.
7.Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır; bu yönüyle didaktik ( öğretici) bir nitelik taşırlar. 
8.Fıkra ve efsaneye göre uzun, destan ve halk hikâyesine göre kısadır
9.Halk dilinde anlatılarak oluşan sözlü edebiyat ürünüdür. 
10.Masallarda genellikle bir eğitim amacı saklıdır; bu yönüyle didaktik ( öğretici) bir nitelik taşırlar. 
11.Bir yazar tarafından sonradan yazıya geçirilmiştir.
12.Çoğu kez evrensel konular işlenir. 
13.Masala müstehcen, çirkin ve ayıp sayılacak hiçbir söz katılmaz

Trafik yüzünden beklenenden uzun süren ama güzel havanın İstanbul’a aşık ettiği bir yolculuğun sonunda, saat 10:30′da Cağaloğlu’ndaki İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasındaydım. Binaya girip, ambiyansından büyülenip, bir dahaki hayatımda beni böyle bir tarihi binada çalışma (ve hatta mümkünse yaşama) mesajını evrene gönderdikten sonra üst kata çıktım.

Muammer Yıldız’la görüşmeye giderken soracağım sorular son haftalarda hepimizin kafasını karıştıran sorulardı: İlkokula 5 yaşında başlatmak zorunlu mu? Başlatmamanın yaptırımı varsa nedir? 5 ve 6 yaşındaki çocuklar aynı sınıfta nasıl olacak da olacak… Gibi gibi…

Konuştuklarımızı özetleyecek olursam:

Yaş durumuyla ilgili uygulama kesinlik kazanmış değil. 67. aya kadar velinin inisiyatifine bırakılacak, evet. Sonrası için nasıl bir program izlenecek, üzerinde çalışılıyor. 68. aydan sonra çocuğunu okula göndermeyen veliler için yaptırım uygulanması söz konusu olabilir. Neticede kanuna karşı gelmiş, çocuğunuzu zorunlu eğitime kayıt ettirmemiş oluyorsunuz. Bu yaptırımın ne şekilde olacağı ve nasıl uygulanacağı da henüz belli değil, para cezası olabilir. 5 yaş çocuğuyla 6 yaş çocuğu aynı sınıfta olmamalı. Bakanlığın da o yönde düzenleme yapması bekleniyor. Bu aşamada velilerin baskı yapması, seslerini duyurmaya devam etmesi önemli. Aslında yapılması gereken bu değişiklik kapsamında okulöncesi eğitimin zorunluluk kapsamına alınmasıydı. O zaman bu kadar telaş yaşanmazdı. 5 yaş çocuğu kesinlikle eğitim sistemine dahil edilmeli, ancak ilkokula değil. Bu ani değişiklik sadece müfredat olarak değil, fiziki olarak da birçok zorluğu beraberinde getiriyor. Sadece İstanbul’da 54,000 derslik yapılması lazım. Bununla birlikte oluşacak olan öğretmen açığı da cabası. Türk Milli Eğitim sistemi, bugüne kadar en iyilere en iyi eğitimi veren, geri kalan tabana ise yetemeyen bir sistem oldu. En iyi öğrenciler, sınavda en yüksek başarıları elde ederek, yine sınavla en iyi öğretmenlerin girdiği okullarda en iyi eğitimi alıyor. Bu seçkinci anlayışa son vermek Milli Eğitim Bakanlığı’nın hedeflerinden. Dershaneleri yok etmek, sınavları kaldırmak bugünden yarına olacak bir şey değil. Amaç uzun vadede sınavları kaldırmak. Sınav sistemiyle ilgili kısa vadede hedeflenen şey çocukların 4. sınıf sonunda tek bir SBS’ye girmeleri yerine o sene boyunca düzenli olarak birden fazla yapılacak olan sınavlardan istediklerine girmeleri (Bir nevi TOEFL sistemi gibi). Amaç çocuğun telafisi olmayan bir sınava hazırlanması yerine, kendini hazır hissettiği zaman sınava (sınavlara) girmesi.

Muammer Yıldız’a hızla gelen ve henüz netlik kazanmayan böyle bir değişikliğin, özel okulla devlet okulu arasında gidip gelen velileri özel okula iteceği ve dolayısıyla devlet okullarının iyice dışlanacağı gibi bir endişem olduğunu söyledim. Bu eğitim sisteminden çok önceden beri çocuğumu devlet okuluna göndermek istediğimden, bunun için de velilerin birlikte hareket etmesi gerektiğine inandığımdan bahsettim. İstanbul’daki tüm okulları çatısı altında bulunduran bir birimin başındaki yetkili olarak Muammer Yıldız’ın herhangi bir okulu ön plana çıkarmasını zaten beklemiyordum. Makamı gereği velilere “okullara para yardımı yapın” diyemeyeceğini, ancak devlet okullarının iyileştirilmesinde velilere de görev düştüğünü söyledi. Okul Aile Birliği Yönetmeliği‘nin yakın zamanda değiştiğinden, okul müdürlerinin Okul Aile Birliği’nden çıkarılarak bu veli örgütlerine daha özerk bir yapı kazandırıldığından bahsetti.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ile olan görüşmemden anladığım, Milli Eğitim Bakanlığı, şu an politikacıların paldır küldür getirdiği bu değişikliği nasıl uygulayacağına karar vermeye çalışıyor.Ortada müfredat yok, derslik sayısı yetersiz, öğretmenlerin durumu belirsiz. Belirli olan bir şey varsa o da herkesin kafasının karıştığı.

Son haftalarda bağırdık, çağırdık, Twitter’da öttük, Cumhurbaşkanı’na yazdık, 5 Çok Erken deyip durduk. Bunu yapmaya devam etmek de gerekli, ancak sanırım daha da önemli olan veliler olarak mümkün olduğunca MEB’le işbirliği içinde hareket ederek politikacıların kuyuya attığı bu taşı çıkarmaya çalışmak.