Şule Küçükçetin
Kurucu
1973 yılında Bursa’da doğdum. Okumayı öğrendiğim ilk andan itibaren kitap okumak benim için bir hobi oldu. İlköğretimin ilk yıllarında okumaya olan ilgim ve sevgim sayesinde 7. sınıfta kendi küçük kütüphanemi oluşturmaya başladım. Aynı zamanda “Genel Yetenek” kitaplarına duyduğum ilgi sanırım ileriki dönemlerde matematik üzerine bir meslek seçeceğimi gösteriyordu. Okuduğum ilk üniversite Yıldız Teknik Üniversitesi MYO Restorasyon Bölümü oldu. Özellikle matematiğin ağırlıklı olduğu “Teknik Resim” dersinde başarılı olduğum üniversiteyi, annemin geçirdiği kaza sonucunda üç dönem sonunda bırakmak durumunda kaldım. Okuma isteği ile tekrar üniversite sınavına girerek Uludağ Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümünü kazandım. Başarılı üniversite eğitiminden sonra İstanbul’da çeşitli eğitim kurumlarında çalıştım. Bunların arasında; Yeni Işın Dershanesi, MEF 4. Şube, Erenköy Özel Kalamış Okulları ve Bilfen ÖZEL Okulları Ataşehir Şubesi’de yer alıyor. Bu süre boyunca hem öğrencilerime daha fazlasını verebilmek hem de kendimi biraz daha geliştirebilmek için çalıştım. Dersleri daha anlaşılır daha eğlenceli bir hale getirebilmek için çeşitli çizim ve animasyon dersleri de alarak kendimi geliştirdim. Yurtdışındaki eğitim sistemini ve farklı kaynakları araştırmam, çocuklar ile çalışmalarımda günlük hayat malzemelerini kullanmamı sağladı.
Öğrencilere matematiği bir başka bakış açısıyla öğretmek ve en önemlisi onlara matematiği sevdirebilmek amacıyla 2010 yılı Şubat ayında “Matematik Oyun Atölyesi”ni kurmuş bulunuyorum. Matematik Oyun Atölyesi’ni kurarken, öğrencilerin ders işleyişlerinde görsel ve işitsel algılamalarının yanında dokunsal algıda da matematiği kavramlarını hedefledim. Matematik Oyun Atölyesi’nin kurulduğu günden itibaren tüm etkinlik kâğıtlarının hazırlanması, kurumda çalışacak öğretmenlerin yetiştirilmesi ile uğraşmaktayım.
“Matematik insanlık tarihinin en eski bilimlerinden biridir. Çok eskiden matematik, sayıların ve şekillerin ilmi olarak tanımlanırdı. Matematik de diğer bilim dalları gibi geçen zaman içinde büyük bir gelişme gösterdi; artık onu birkaç cümleyle tanımlamak mümkün değil. Matematik bir yönüyle resim ve müzik gibi birsanattır.Matematikçilerin büyük çoğunluğu onu bir sanat olarak icra ederler. Matematik, başka bir yönüyle bir dildir. Galileo Galilei tabiat matematik dilinde yazılmıştır der. Matematik başka bir yönüyle de satranç gibi entelektüel bir oyundur. Kimi matematikçiler de ona bir oyun gözüyle bakarlar.”
