fosil nedir ne gibi amaçlar elde eder



Sagot :

Ç ok eski zamanlarda toprak altında gömülü kalmış ve orada taşlaşmış durumda bulunan bitki ve hayvan kalıntıları. Taşıl veya müstehâse olarak da anılır. Fosil terimi (Lâtince fossilium, kazılıp çıkartılan şey) yalnız saklanmış bulunan kemik, kabuk, diş, 


bitki ve 


hayvanların sert kısımlarını belirlemekle kalmaz. Daha önce yaşamış olan canlılara âit iz veya belirtileri için de kullanılabilir


Canlıların öldükten sonra fosilleşinceye/taşlaşıncaya kadar geçen süreç fosilleşmedir. Bunun için canlının ölümünden sonra olduğunca çabuk bulunduğu ortamın içine gömülmesi ve dış etkenlerden süratle korunması ile zaman faktörü, fosil olabilmenin diğer bir deyişle 


fosilleşmenin önemli koşullarıdır.

Kömür-


petrol-


kireçtaşı ve benzeri maddeler, organik orjinli olup, hayâta delil teşkil ederlerse de fosil sınıfına girmezler. Tortul tabakalar, lavlar, reçine ve buzlar en iyi fosilleşme alanlarıdır. Ölen organizma suda veya nemli havada kalırsa çabuk bozulur. En sert kısımları dahi zamanla kaybolur. Buna karşılık dokularına giren veya yüzeyini örten maddelerle havasız bir yerde bulunursa, kısmen veya tamâmen kalıntı bırakarak fosilleşir. Fosillerin yapı ve dayanıklılığı içinde bulunduğu ortama bağlıdır. Reçine içine düşüp, fosilleşmiş kelebeklerin kanat pulları dahi, bugün mikroskopta rahatça incelenebilmektedir. Buzullar içinde zamanımıza kadar muhafaza edilmiş olan bizonların tüyleri bile dökülmemiştir. Canlıların böyle bütün kalıntılarına nâdiren rastlanır. Çoğu zaman bunların bileşimleri bozulmuş, moleküllerinin yerine daha dayanıklı moleküller meydana gelmiştir. Nitekim bazı fosilleşmiş canlılar tamâmen silisyuma dönüşmüştür. En sık görülen fosiller, yumuşakçaların kabukları veya omurgalıların kemikleridir. 


Salyangozun kabuğu, 


mercanların kalkerleşmiş kısımları, omurgalıların dişleri ve kemikleri, bitkilerin yaprakları, dalları ve gövde kısımlarından sert olan kısımları, yer altına gömüldükten sonra, pek değişmeye uğramazsa, fosil hâline gelir. Fosillerin en uygun meydana gelme şekli, deniz veya göl diplerinde çamurlara gömülen organizmaların herhangi bir değişme olmadan zamanımıza kadar gelmesidir. Çürüyen bir bitki veya hayvanın izi de fosildir.

Fosiller eski jeolojik devirlerdeki hayat hakkında zamanımıza ışık tutarlar. Fosillerin geçerliliği her yerde bulunabilen ve tanınabilen cinsten olmasıyla ifade edilebilir. Fosil bilim dalına “Paleontoloji” denir. Fosiller 18. asırdan beri tabiî ilimlerde önem taşımaya başladı. Fosil olarak bilinen bâzı cinslerin sonradan yaşadığı meydana çıktığı da olmuştur. Meselâ; bir zamanlar fosil olarak bilinen “Okapi” adındaki bir çeşit zürafa hâlen yaşamaktadır.