deneme yazılarından bitane  örnekk kısa olsunn acill



Sagot :

Bir ikilidir ağlamak ve gülmek. Ağlamak, sanılanın aksine çaresizlik, zayıflık, güçsüzlük demek değildir bence. Gariptir belki… Ama ben ne zaman ağlayan birini görsem, içim gerçekten acısa dahi bir miktar da sevinirim. Çünkü üzülmeyi becerebilen bir kişi, sevmeyi de bir o kadar iyi becerebilir. Çünkü, ağlayabilen bir insan gülmenin o mükemmel kıymetini belki de daha iyi anlıyabilir.
Bilirim ki, ağlayan bir kişinin kalbi henüz nasır tutmamıştır. Yüreği katılaşmamış, duyguları bitmemiştir. Hani derler ya, “Kalp ağlamazsa göz yaşı da akmaz…” İşte böyle bir şey… Sevindiğinizde, mutluluktan uçacak olduğunuzda nasıl kahkahalar atarsınız ya! Üzüldüğünüzde de dökülen gözyaşları bir o kadar değerlidir. Sinirli ve kibirli olduğumuzda, öfke ve intikam duygusu dolacağımıza, kalbimizi nasırlaştıracağımıza, gözlerimizle ağlama olgusu yerine getirmek belki de en iyisidir. Belki hakikati değiştirmez, ama… Kalbinizin doğru ateşi bularak yumuşamasına vesile olur.
Ağlayan bir kişi gördüğünüzde, ona samimi birkaç söz, birkaç dokunuş ya da uzatılan bir mendil ona yapılacak en büyük destektir. Bunlar, bin türlü sözcük, davranıştan belki de daha önemli, daha kıymetlidir..
Bence, ağlamak insanın insan olmasını gerektirdiklerinden biridir.
Ve… Ağlamakla gülmek olmazsa olmaz bir ikilidir. Tıpkı evrende bulunan diğer zıtlıklar gibi.

Bir zamanlar sokaklarda mahalle aralarında top,misket saklanbaç oynayan hayal dünyasında yaşayan mutluluğu oyunda arayan saf çocuklardık. Bi yerimiz acıdığında yada kanadığında annemizin öpücüğü ile iyileşceğini düşüncek kadar saftık şimdi ise acının ne denli gerçek oldunu öğrendik.Ağladığımızda ise hemen herşeye kanar bi elma şekeri yada kırmızı mavi bir balonla kandırılırdık susmak için ölede olurdu zaten...Lise yada üni ye gidenlere abi abla derdik sonra büyüdük zamana yenik düştük biz abi dediklerimizin yerini aldık bizim yerimizede başka çocuklar aldı ve onlar bizi gördüklerinde abi abla demeye başladı. Artık çocuk değildik anladık ve her yıl bir adım daha atıyoruz ölüme artık çocukluk platonik aşklarımız olmıcak cam kavonozda sakladığımız misketlerimiz patlamsından korktumuz kırmızı balonlarımız,bez bebeklerimiz yok; en önemlisi hayalden uzklaştık oyun dünyasında yaşamıyoruz artık sorumluluk sahibi olmuş birer birey olduk ve zman bize artık çocukça düşüncelere hoşçakal demenin vaktinin geldini hissettirdi.. Evt hoşçakal çocuk sen şimdi sadece anılarımda ve fotoğraf karelerimde kaldın... Şimdi hoşgeldin gerçek dünya....