ilk insanların özellkleri ama uzun olursa sevinirim



Sagot :

Günümüzün insan türü, sanıldığı gibi, gerçekten önce yeryüzünün belli tek bir bölgesinde evrimleşmişse bile, ilk insan topluluklarının, insanlığın bu beşiğinden yayılışları hakkında hiçbir kesin bilgimiz yok. Günümüzün insanları arasındaki ırksal farklılıklara bakılırsa, sonradan bazı küçük biyolojik değişikliklerin ortaya çıktığı açık. Ancak, günümüz ırklarının ne zaman ve nerede biçimlendikleri belirsiz. insan davranışını zaman içinde değiştiren etkenlerin çeşitli insan toplulukları arasındaki biyolojik farklılıklarla ilişkisi, göz önüne alınmaya değecek derecede önemli görünmemektedir. Bu yüzden tarihçi, bu tür sorunları yanıtlamadan geçmeyi göze alabilmektedir.

Kültürel farklılaşma bile önceleri göze çarpacak bir dereceye ulaşamamış olabilir. El baltaları ve öteki taş araçlar, Eski Dünya'nın çok geniş bölgelerinde ve oldukça uzun zaman süreleri içinde, büyük bir eşbiçimlilik gösterir. Gerçekten, Homo sapiens'in yeryüzünde görünüşünden bugüne dek geçen zamanın onda dokuzu süresince, insanların, basit tahta ve taş araçları ve ateşi kullanarak, kuşaktan kuşağa hemen hemen değişmediğini söyleyebileceğimiz bir yaşam sürdürerek avcılık ve toplayıcılık yaşamı dışına çıkamadıklarını görüyoruz.

İnsan amaçlarına hizmet etmeleri için, beceriyle kertilip yontularak biçimlendirilmiş, günümüze dek kalabilmiş taşlar, yapıcıları hakkında pek fazla bir şey açıklamaz. İnsan, avlanarak ve hayvan etine ek olarak, kurtçuklar, böcekler, yenir kökler, saplar ve tohumlar, ne bulabilmişse onları toplayarak yaşadığı sürece, olasılıkla günümüzün az sayıda ilkel avcı toplulukları gibi oradan oraya dolaştı durdu. Büyük bir olasılıkla bu insanlar, sayıları ilan yirmiyle altmış arasında değişen küçük topluluklar durumunda yaşıyorlardı.

İlkel yaşamın bir özelliği de kuşkusuz, arada sırada komşu topluluklarla karşılaşmalardı. Böyle karşılaşmalar, komşu topluluklar bir tehlikeden kurtulmaları olayını kutlamak ve sıradan olmayan bir işi yapmak için bir araya geldiklerinde, belki de düzenli törenler biçimine dönüştürüldü. Bu tür fırsatlarda, ufak deniz salyangozu kavkısı gibi az bulunur nesnelerin değiş tokuş edildiğini biliyoruz. Ayrıca farklı toplulukların bireyleri arasında evlilikler bile düzenlenmiş olabilir.

Birbirine komşu topluluklar arasında, hiç değilse ara sıra düşmanlıklar da doğmuş olmalı; ne var ki, günümüze kalan taş bıçaklar ve balta başları, hayvanları avlamak için de, insanları öldürmek için de aynı derecede başarıyla kullanılmış olabileceği için, bu konuda elimizde gerçekten kanıt yok.

 

İnsanoğlunun kökeni ile ilgili çalışmalar daha çok homo cinsi etrafında yoğunlaşsa da sıklıkla Australopithecus vb. gibi diğer hominid vehomininleri de kapsar. Fosil kayıtlarına göre anatomik olarak çağdaş insan tanımına uyan en eski fosiller 195.000 yıl öncesine aittir[9] veAfrika'da bulunmuşlardır. Çağdaş tipte homo sapiens altürünün ilk ırkı olan Cro-magnon İnsanı ise zamanımızdan 50 bin yıl önce ortaya çıkmıştır. İnsanoğlunun evrimine dair kabul gören başlıca iki hipotez vardır. Bunlardan birincisi çağdaş insanın Afrika'da ortaya çıkıp dünyaya yayıldığını öne süren "tek orijin" hipotezi, diğeri farklı bölgelerde evrim geçirerek çağdaş insana dönüştüğünü öne süren "çoklu bölge" hipotezidir.

Çağdaş insanın ve diğer insansı maymunların ilk ortak atası kabul edilen iki ayak üzerinde duran ve gözleri ileri bakan canlının bundan yaklaşık 6.5 milyon yıl önce Afrika'da ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Bu canlının ağaçlardan inip ayakta durmaya başlamasının nedeninin iklim değişikliğine bağlı kuraklık, yiyecek kıtlığı ve göç zorunluluğu olabileceği düşünülmektedir. İnsanı oluşturmaya başlayan organik evrim bilimsel adı olan Antopogenesis zamanımızdan yaklaşık 3,5 milyon yıl önce başlamıştır. İnsan adını hak eden başlangıç noktası ise Homo cinsinin ortaya çıkması ile olmuştur.

Çağdaş insanın soyu tükenmemiş en yakın akrabaları sıradan şempanzeler (Pan troglodytes) ve bonobolardır (cüce şempanze, Pan paniscus). Bu iki şempanze türü ve insanoğlu yaklaşık 6.5 milyon yıldır farklı bir evrim çizgisi izlemelerine rağmen tamamlanmış genharitalarına göre aralarındaki yakınlık fare ile sıçan arasındaki yakınlıktan on kat daha fazla, akraba olmayan iki insan arasındaki yakınlıktan sadece 10 kat daha azdır. Bu iki şempanze türü ve insanın DNA'sının %98.4'ü tamamen aynıdır.[10][11][12][13]