Sagot :
Peygamberimizin doğum günü olan Mevlid Kandili heyecanının yaşandığı şu günlerde Hz. Muhammed (sav)'inde sürekli vurguladığı üzere onun insan yönüne bir aynatutalım...Peygamberimiz mucizleriyle, peygamberliğiyle değil de bir insan olarak nasıl bir kişiliğe sahipti?
Ağlayan, gülen, duygulanan, espri yapan, kızan Hz. Muhammed’i bu sefer peygamber olarak değil de insan olarak, hatta O’nu bir arkadaşımızmış gibi düşünelim.
Vicdanı ve zekasını dengelemeyi başarmış, ve bu yüzden de zekasını toplumun zararına hiç kullanmamıştır. Üstün zeka sahibi olmaktan çok, bunu insani değerlerle dengelemek önemli...
O, başta bunu dengelemeyi başarmış ve zekasını duygularıyla dengede tutarak harika bir yol izlemiştir. Bu düşüncesiyle, üstün zekasını toplumun zararına, kişisel çıkarlarına asla kullanmamış ve damima toplumun en güvenilenlerinden olmuştur. En zor görülen sorunları bile rahat, sakin ve doğal bir tavır sergilemiş ve daima sükunet ve kararlılıkla çözmüştür.
Yanındaki askerlerini, arkadaşlarını öldüren düşmanlarını bile esir aldığı zaman zulmetmeyen bir insandı. Allah’ın aslanı dediği, kahraman dediği amcasının katilini bile bağışladı. Eline fırsat geçmesine rağmen intikamdan uzak durması, bağışlaması O’nun hoşgörüsünün ne denli geniş olduğunun bir göstergesidir.
Doğduğu toplum, insanların acımasızca katledildiği, cinsiyetlerinden dolayı eziyet gördüğü, cefa çektiği, öldürüldüğü bir toplumdu. O’nun kalkıp gördüğü buydu. Böyle bir toplumda merhametini hiçbir zaman kaybetmemiş ve yaklaşımları daima sevgi ve şefkatle olmuştur. Bir yetimin başının okşanmasını, muhtaçlara yardım etmeyi, yaşlılara sevgiyle yaklaşmayı ve onları asla ihmal etmemeyi tavsiye etmiş ve uygulamıştır.
Cesareti ile en kahraman arkadaşları savaşta O’nun arkasına saklanmış, son derece cesur bir insandı. O’nun cesareti hakkında arkadaşları: “Savaşta en cesur olanımız onunla aynı hizada duranımızdır” demiştir. Fakat cesaretini hiçbir zaman zulüm için kötülük için kullanmaz, galip geldiğinde affederdi.
Maddiyata önem vermemiş, mütevazı bir hayat sürmüştür. Elindekileri sürekli başkalarına yardım etmek için dağıttığından çoğu zaman evinde yiyecek bir şeyleri kalmadığı bile olmuştur. Kendisine gelenleri asla geri çevirmez, boş göndermezdi.
Sevgi pınarı kalbi, daima içten ve derin vefası hayran olunası bir kişiliğe bürümüştür O’nu.
Çocuklarına sevgi ve hoşgörüsünün yanında güzel ahlakını da en güzel şekilde öğreten güzel bir babaydı.
Edebini şaka yaptığında da kaybetmeyen, ahlakını esprilerinde de bozmayan bir yapısı vardı. O’nun nükteli yanıyla ilgili bir hadise şöyle anlatılır: “Bir gün kadının birisi Hz. Muhammed (sav)’e gider ve kocasından şikayet eder. Hz. Muhammed kadına kocasının gözünde beyaz olan adam olup olmadığı sorar. Kadın da şaşkın bir ifadeyle hayır o değil der. Hz. Muhammed(sav) ise tebessümle herkesin gözünde beyaz olduğunu söyleyince kadın da gülerek anlar O’nun nüktesini”.
Hayvanlara da daima şefkatle, sevgiyle yaklaşmış, hayvansever bir insandı. Böyle bir arkadaş gerçekten de örnek alınası, sürekli birlikte olmak isteyeceğimiz bir arkadaş olmaz mıydı?
Hz. Muhammed'in sözlerinden bazıları
temiz emanete hıyanet etmez fedakar tokalaşınca karşısındaki elini bırakmadıkça o da bırakmaz v.b
Thank you for visiting our website wich cover about DKAB. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.