superlative comparative örneklerı 20 tne acıl yardm



Sagot :

Kader is shorter than her son. --> Kader oğlundan daha kısa.

My suitcase is heavier than your suitcase. --> Benim bavulum seninkinden daha ağır.

Wool is warmer than cotton. --> Yün pamuktan daha sıcak.

Plane is faster than bus. --> Uçak otobüsten daha hızlı.

Hidayet is taller than İbrahim. --> Hidayet, İbrahim'den daha uzun.

Our grandfather is older than my mother. --> Büyükbabam annemden daha yaşlı.

Ships are slower than submarines. --> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.

Kızılırmak is longer than Çoruh River. --> Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun.

The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. --> Pasifik Okyanusu, Akdeniz'den daha geniş.

Ayşe is older Fatma. --> Ayşe, Fatma'dan daha büyük (yaşlı).

My camera is more expensive than yours. --> Benim fotoğraf makinam sizinkinden daha pahalı.

Taxi drivers drive less carefully than others. --> Taksi sürücülerinden diğerlerinden daha az dikkatli araba kullanırlar.

This winter is hotter than the winters of 1970's. --> Bu kış, 1970'lerin kışlarından daha sıcak.

İstanbul is more expensive than Malatya. --> İstanbul, Malatya'dan daha pahalı.

Maybe I am happier than you. --> Belki de ben senden daha mutluyum.

A great computer is better than PC's. --> Büyük bir bilgisayar PC'lerden daha iyidir.

Pelin is stronger at bridge than I am. --> Pelin briçte benden daha güçlü.

Truck is bigger than car. --> Kamyon arabadan büyük.

 

 

 

 

Aşağıda superlatives cümleleri ile hazırlanmış bol sayıda örnek bulacaksınız:

The apricot tree is the gentlest tree in my garden. --> Kayısı ağacı bahçemdeki en narin ağaç.

In last year a day in August is the hottest day of the summer. --> Geçen yıl Ağustosta bir gün, yazın en sıcak günüydü.

İstanbul is the most expensive city in Turkey. --> İstanbul Türkiye'deki en pahalı şehir.

New York is the most popular city in the USA. --> New York Amerika'nın en popüler şehri.

Ayşe is her eldest niece. --> Ayşe en büyük yeğendir.

My sister is the most carefully reader of all her friends. --> Kız kardeşim arkadaşlarının içinde en dikkatli okuyan.

Ali writes most quickly of all the students. --> Ali bütün öğrenciler içinde en hızlı yazan.

A rabbit runs the fastest of all the animals in the forest. --> Tavşan ormandaki >ın en hızlı koşanı.

The youngest boy woke up the earliest in the family. --> En küçük çocuk ailede en erken uyandı.

Plane is the fastest vehicle. --> Uçak en hızlı araç.

This winter is the hottest winters of the last ten years.. --> Bu kış, son on yılın en sıcak kışı.

İstanbul is most expensive city in Turkey. --> İstanbul, Türkiye'nin en pahalı kenti.

Pelin is the strongest player at bridge in our club. --> Pelin bizim klübün briçte en iyi oyuncusu.

Our grandfather drinks the most tea in our family. --> Büyükbabam ailemizde en fazla çay içen.

My brother is the tallest person in our family. --> Erkek kardeşim ailemizdeki en uzun kişi.

This film is the most boring one, which I have ever seen. --> Bu film, şimdiye kadar gördüklerimin en sıkıcı olanı.

Dolphines are most clever organism, which live in water. --> Yunuslar, suda yaşayan en akıllı canlılar.

Ayşe is the fastest runner in our class. --> Ayşe, bizim sınıftaki en hızlı koşucu.

The new cook is the worst one, who worked in the factory up to now. --> Fabrikadaki yeni aşçı, bugüne kadar fabrikada çalışanların en kötüsü.

I spend the least time by watching TV among my friends. --> Arkadaşlarımın arasında televizyon seyrederek en az zamanı ben harcarım.

My mother reads the fewest books in the family. --> Ailede en az kitabı annem okur.

The camel drinks the most water in the zoo. --> Hayvanat bahçesinde en fazla suyu deve içer.

That man is the fattest man I have ever seen. --> Şu adam şimdiye kadar gördüğüm en şişman adam.

This is the cheapest raincoat in the shop. --> Bu, dükkandaki en ucuz yağmurluk.

The red armchair is the most comfortable piece of furniture in the room. --> Kırmızı koltuk odadaki en rahat mobilya.

The story on newspaper is the most unbelievable one I've ever heard. --> Gazeteki hikaye şimdiye kadar duyduklarımın en inanılmaz olanı.

He had the most exact memory I have ever seen. --> O, şimdiye kadar gördüğüm en keskin hafızaya sahipti.

The old poor man has the hollowest cheeks I've ever seen. --> Fakir, yaşlı adam hayatımda gördüğüm en çökük yanaklara sahip.

 

 

 

comparative

 

Aşağıda comperative cümlelerine ilişkin bol sayıda örnek bulacaksınız:

The new book is more expensive the old one. --> Yeni kitap eski kitaptan daha pahalı.

Ayşe runs much faster than Rana. --> Ayşe, Rana'dan hızlı koşuyor.

He is far better than me about joking. --> Espri yapmada o, benden çok daha iyidir.

The professor writes more carefully letters than articles. --> Profesör mektupları makalelerden daha dikkatli yazar.

Her dresses are better then her sister's. --> Onun elbiseleri kız kardeşininkilerden daha güzel.

The new cook in the factory is worse than the previous one. --> Fabrikadaki yeni aşçı, bir öncekinden daha kötü.

The judge spoke more patiently than the lawyer. --> Hakim avukattan daha sabırlı konuştu.

The guest left the house more quietly than I expected. --> Misafir evi umduğumdan daha sessiz bir şekilde terk etti.

A dog doesn't eat faster than a cat. --> Köpek kediden daha hızlı yemez.

I get up earlier in Ankara than in Adana. --> Ankara'da, Adana'da olduğundan daha erken kalkıyorum.

The grandfather works harder than his grandchild. --> Büyükbaba torunundan daha çok çalışıyor.

The cow drinks more water than the sheep. --> İnek koyundan çok içer su içer.

My brother cooks worse than me. --> Kardeşim benden daha kötü yemek pişirir.

Learning English is easier than learning Japanese. --> İngilizce öğrenmek, Japonca öğrenmekten daha kolay.

Kader is shorter than her son. --> Kader oğlundan daha kısa.

My suitcase is heavier than your suitcase. --> Benim bavulum seninkinden daha ağır.

Wool is warmer than cotton. --> Yün pamuktan daha sıcak.

Plane is faster than bus. --> Uçak otobüsten daha hızlı.

Hidayet is taller than İbrahim. --> Hidayet, İbrahim'den daha uzun.

Our grandfather is older than my mother. --> Büyükbabam annemden daha yaşlı.

Ships are slower than submarines. --> Gemiler, denizlatılardan daha yavaş.

Kızılırmak is longer than Çoruh River. --> Kızılırmak, Çoruh nehrinden daha uzun.

The Pacific Ocean is broader than the Mediterranean. --> Pasifik Okyanusu, Akdeniz'den daha geniş.

Ayşe is older Fatma. --> Ayşe, Fatma'dan daha büyük (yaşlı).