Benim en büyük eserim Cumhuriyettir. Anlamı nedir?



Sagot :

BENİM EN BÜYÜK ESERİM CUMHURİYETTİR"
Demişti ulu önderimiz. İki gün önce ne yazık ki bu büyük eseri buruk olarak kutladık. Hiç tartışma götürmeyecek bir konuydu bu ama kutlanması konusunda bile neler söylendi; sanki Türkiye'de her şey yolundaymış da tek derdimiz buymuş gibi...

Bu günlere gelinceye kadar ne bedeller ödenmiş, parçalanmış bir imparatorluk, yapayalnız bir Türk milleti; milletine inanan, güvenen bir kahraman vatan evladı, kelleyi koltuğuna alıp yola koyuluyor. Bu Mustafa Kemal'dir. Elbette yalnız değildir. Samsun'dan başlayarak adım adım çetin savaşlar vererek 28 Ekim akşamına geliniyor ve o gece arkadaşlarına, "Yarın Cumhuriyet'imizi ilan edeceğiz" diyor. Ve de Türk milletine ve gençliğe emanet ediyor. Emaneti başımızın üzerindedir. Keşke bu bölünmüşlüğü görmeden ölseydim. Cumhuriyet hepimize emanettir, hepimizin güvencesidir. Her politik konuda ayrışabilirdik; Ancak milli bayramlarda el ele, can cana olmalıydık. Düşmanlarımızı sevindirmemeliydik. Bir millet ki, ülkesinin olmazsa olmazı her hangi bir konusunda milleti ve seçilmişleri ile hemfikir olmuyorsa vay onun haline... derim.
 
Yıllar önce yüksek rütbeli bir komutanımız, "Önce düşmanlarımıza, silah verenlere, 'Bu silahları neden veriyorsunuz?' diyelim. Hepsini biliyoruz ama söyleyemiyoruz" demişti ne yazık ki...

Hala bu beladan kurtulamadık, ana kuzularının kanları hala su gibi akıyor. Hala partiler arası bir uzlaşı yok. Ben ezelden ebede bir CHP'liyim. Ancak buradan bütün partililere, sayın hükümet erkanımıza sesleniyorum; tez elden el ele verin, dostla düşmanla, kiminle konuşmak görüşmek gerekiyorsa yapın. Bu cennet vatanı bizlere; huzurlu, lokmaları boğazına dizilmeyen insanlar haline getirin. Şehit ana babalarını, eserlerini, minicik yetimleri görmekten ciyergah olduk.
 
Anlayamadığım bir hususta 'Çelenk koyma yasağı' oldu. Mecburiyeti kaldırabilirler de ama niye yasak? Kız kardeşim Güner, "Ben kimse koymasada Ata'ma saygılarımı sunmaya gider, gülümü de götürürüm" demişti. Ona, "Bir gül de benim için götür" dedim. Ankara'da yaşadığım beş yıl boyunca her 10 Kasım'da, 29 Ekim'de Anıtkabir'de olmuşumdur. Selam olsun Ata'ma, selam olsun Cumhuriyet'e ve onu sevenlere....

atatürkün bizlere ne kadar güzel bir cumhuriyet kurduğunu açıklıyor