Sagot :
Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne).
1. eyyâmen : günler
2. ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
3. fe men : fakat kim
4. kâne : oldu, idi
5. min-kum : sizden
6. marîdan : hasta
7. ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
8. fe : o zaman, o taktirde
9. iddetun : müddet, sayı, bir şeyin müddetini
10. min eyyâmin : günlerden
11. uhara : diğer
12. ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
13. yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
14. fidyetun : fidye
15. taâmu : yemek
16. miskînin : çalışamayacak durumdaki yaşlılar
17. fe men : artık kim
18. tatavvaa : isteyerek, gönüllü olarak yaptı
19. hayran : bir hayır
20. fe : işte
21. huve : o
22. hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
23. lehu : onun için
24. ve en tesûmû : ve sizin oruç tutmanız
25. hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
26. lekum : sizin için, size
27. in : eğer, şâyet, ise, keşke
28. kuntum : siz oldunuz
29. ta'lemûne : biliyorsunuz, bilirsiniz
MEALİ
Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. Böyleymiş !
1. eyyâmen : günler
2. ma'dûdâtin : adetli, sayılmış, sayılı
3. fe men : fakat kim
4. kâne : oldu, idi
5. min-kum : sizden
6. marîdan : hasta
7. ev alâ seferin : veya seferde, yolculukta
8. fe : o zaman, o taktirde
9. iddetun : müddet, sayı, bir şeyin müddetini
10. min eyyâmin : günlerden
11. uhara : diğer
12. ve alâ ellezîne : ve onlar üzerine
13. yutîkûne-hu : ona dayanamazlar, zorlanırlar, takatleri kesilir, güç yetiremezler
14. fidyetun : fidye
15. taâmu : yemek
16. miskînin : çalışamayacak durumdaki yaşlılar
17. fe men : artık kim
18. tatavvaa : isteyerek, gönüllü olarak yaptı
19. hayran : bir hayır
20. fe : işte
21. huve : o
22. hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
23. lehu : onun için
24. ve en tesûmû : ve sizin oruç tutmanız
25. hayrun : hayırdır, daha hayırlıdır
26. lekum : sizin için, size
27. in : eğer, şâyet, ise, keşke
28. kuntum : siz oldunuz
29. ta'lemûne : biliyorsunuz, bilirsiniz
MEALİ
Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. Böyleymiş !
Thank you for visiting our website wich cover about Mantık. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.