Arkadaşlar bana robinson crusce'nin (biraz uzun) özetini çıkarır mısınız?



Sagot :

Hayatı demek istiyorsan ;;

 

Robinson Crusoe İngiliz yazarı Daniel Defoe'nun (1660-1731) Ünlü romanı ve bu romanın kahramanı. İngiliz edebiyatının ilk realist romanlarındandır. William Dampier'in “A New Voyage Round The World” (Dünya Etrafında Yeni Bir Seyahat) adlı eserinde anlatılan Alexandre Selkrik isimli bir İskoç denizcisinin, Büyük OkyanustaŞili'nin batısındaki Juon Fernandez Adasında bulunduğu dört yıl içinde başından geçen maceralardan istifade edilerek, 1719'da yazıldı.

Eserde Robinson'un bulunduğu geminin fırtına sebebiyle kayalara çarparakparçalanmasından sonra, kurtulan tek kişi olarak çıktığı ıssız bir adadaki hayatı anlatılmaktadır. İlk günlerde kurtulma ümidiyle yaşayan Robinson, sonra tek başına ömrünü burada geçirmek mecburiyetinde olduğunu anlar. Yirmi dört yıl, yalnızlığa ve tabiata karşı dayanılmaz bir mücadele verir. Yirmi dört yıl sonra adaya gelen birtakım vahşi insanlarla karşılaşır ve ellerindeki esirlerden birini kurtarır. Buna “Cuma”(Friday) ismini verir. Cuma, siyah bir insan olarak Robinson'un sadık birkölesidir. Ona bağlanarak her şeyi ondan öğrenirİngilizce öğrenir. Beraber geçirdikleri dört yıldan sonra Robinson, ada yakınlarında demirlemiş bir İngiliz gemisine binerek otuz yıl sonra memleketine kavuşur. Robinson'un bundan sonraki hayatı da çeşitli maceralarla doludur.

Romanda Robinson Crusoe, batı toplumunun kültürünü temsil eden ve bu kültüre uygun her türlü insanlık vasıflarına sahip, çok yönlü bir kişidir. Medeni hasletlere sahip, alet yapan ve kullanan becerikli birisi olarak anlatılmaktadır. O tarihlerde yeni başlayan batı sömürgeciliğini haklı çıkarmak maksadına yönelik bir zihniyetle yazılıp, Batılıların diğer toplumlara medeniyet getirdiklerini, ekonomik, dini ve ahlaki değerlerinin daha yüksek olduğunu anlatmak istemektedir.

Daniel Defoe, bu romanında çalışma ile sonunda başarıya ulaşılabileceğini, insan yapayalnız da olsa hayat mücadelesinin süreceğini sembolize etmektedir. Sosyal ilimlerle uğraşanlar, Robinson Crusoe Örnekini çok kullanarak, insanın yalnız yaşayamayacağını, diğer insanlara muhtaç olduğunu hayali bir kişinin şahsında anlatmaktadırlar.

Fransız yazarı André Malroux, Don Kişot'la onu mukayese etmekte ve Robinson Crusoe'yi üstün bulup, onu methetmektedir. Jean Jacques Rousseau da, akıcı bir üslupla yazılan bu romanı çocukların eğitimi açısından tavsiye etmektedir.

ESERİN ÖZETİ :

Robinson Crusoe orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu idi . Babası Robinsonun iyi bir iş tutup sakin bir hayat sürmesini arzuladığı halde,Robinson denizlere açılıp maceracı bir hayat sürmeye öylsine can atıyorduki, en sonunda evinde daha fazla kaşlamayacağını anladı.Büyüklerin haberi olmadan ilk yolculuğa çıktı.Gemi mütiş bir fırtınaya tutulmuştu.Robinson’u öyle bir deniz tutmuştuki karaya sağsalim kavuşamamaktan korkuyordu.Karaya bir çıksam bir daha denizlerin adını anmıyacağım diye düşünüyordu.

 

Karaya sağsalim çıktıktan sonra arzuları yeniden depreşti.tüccarlığa başlıyarak Avurpaya mal götüren bir gemiye girdi.Bindiği gemiyi birFas korsan esir aldı.Fas kıyılarında bir limana esir olarak götürüldü.Orada hayatı öyle zor şartlar altında geçiyorduki ilk fırsatta küçük bir sanadala atlatıp kaçtı.Bir Portekiz yük gemisi onu buldu ve Birezilya’ya bıraktı.
Bir İngiliz çifti ona Afrikaya gidip köle getirmesini önerince Robinson’un denizlere açılma arzusu yeniden uyandı,geçirdiklerini unutarak yeniden yola çıktı. Bu yolculuk Robinson’unun hayatında bir dönüm noktası oldu ve büyük serüven böyle başladı.
Gemi Güney Amerika Sahillerinden biraz uzakta bir adanın yakınlarında bir kaya çarpıp parçalandı.Yolcu ve mürettabattan yalnız Robinson kurtuldu.Dalgalar onu kıyıya sürükledi.Adada hiç kimse yoktu.Vahşi hayvanların bulunduğunu gösteren birbelirtide göze çarpmıyordu.Robinson batmış gemiden çeşitli araçlar ve yiyecek alarak adaya sandalla taşıdı.http://www.kitap.kalemguzeli.net/
Önce küçük bir tepenin eteğine yelken bezinden bir çadır kurdu.Herşeyden önce barutunu dikkatle saklıyordu.Robinson’un ikinci düşüncesi yiyecek stokuydu.İlk günlerde elinden geldiği kadar az yiyecek tüketiyordu.
Çok geçmeden Robinson gemide mürekkep ve kağıt buldu ve günüügnüne son hatıralarını yazmaya başladı.Barınağını uzun müddet oturacak hale soktu.Çadırın arka tarafında bir mağara buldu ve ilkel araçlarla mağarayı genişletti.Mağaraya sandalye,raf ve masa yaptı.
Robinson’un bundan sonra adada geçen son yirmidört yılıda ilk günlerden farklı geçmedi.Robinson adanın her tarafını gezdi ve adanın diğer yanına bir yazlık ev yaptı.Mısır,arpa ve pirinç yetiştire biliyordu.Her yıl yeni tohumları dikkatle saklıyordu,en sonunda küçük bir tarla ekecek kadar tohumu oldu.Yaban keçileri yakalayıp onları ehlileştirdi.Papağan yakaladı,onlarla oyalandı.Yeni eşyalar yaptı,mağarayı genişleterek,dışarıdan gelecek tehlikelere karşı muhafazalı hale getidi.
Robinson’un adadaki yirmidördüncü yılının ortasında bir olay,sürdüğü hayatın şeklini değiştirdi.Bir buçuk yıl kadar önce adaya vahşilerin geldiğini görmüştü.Bunlar hehalde başka adadan sanadalla gelmişlerdi.Bunlar başka bir kabile ile savaşa başlamışlardı.Robinson bir sabah insan kemikleri ve parçalanmış insan eti bularak korkuya kapılmıştı.Vahşilerin geri dönüp kendisini bulmasından çekiniyordu.Ensonuda vahşillerin bir kısmı adaya döndü,kendilerine ziyafet hazırlığı yaparken Robinson üzerlerine ateş açrak onları korkuttu.Vahşilerin yanındaki esirlerden birini alı koymayı başardı.Artık adada yalnız değildi.Adama onu yakaladığı günün adını verdi.Cuma diye çağırmaya başladı.Cuma onun sadık bir kölesi oldu.http://www.kitap.kalemguzeli.net/
Bir zaman sonra Robinson,Cuma’ya İngilizce öğretmeyi başardı.Cuma,ona geldiği adada onyedi beyaz adamın esir olarak tutulduğunu anlattı.Robinson onları kurtararak birlikte uygar dünyaya dönmenin çarelerini araştırmak istiyordu.Robinsonla Cuma büyük bir kayık yaptı ve öbür adaya gitmek üzere hazırlandılar.Bu sırada adaya yeni bir vahşi topluluğu geldi ve yanlarındada bir miktar daha esir getirmişlerdi.Esirlerden birisi beyaz adamdı.Esirlerin arasında Cuma’nın babasıda vardı.Bu iki esiri kurtarmayı başardılar.Robinson onyedi beyaz esirden biri olan İspanyola elinden geldiği kadar iyiy baktı.Cuma’nın adasını bir düşman kabile istila etmişti ve oradaki beyaz esirlerin hayatı tehlikedeydi.
Robinson İspanyolu ve Cuma’nın babasını öbür esirleri kurtarmaay gönderdi.Onların dönüşünü beklerken bir İngiliz gemisinin adaya demir attığını gördü.Çok geçmeden kaptanla iki adamının gemide isyan çıkartan mürettebat tarafından atıldıklarını öğrendi.Robinson,Cuma ve üç denizci gemiyi almatı başardılar.Cuma’nın babası gelmeden adadan ayrılmak istemiyordu.Günün birinde gelip onların ne durumda olduklarını öğrenmeyi tasarladı.İsyancı tayfalardan beşi İngiltere’ye gidip asılmakatansa adada kalmatı uygun buldular.Robinsonla Cuma İngiltere’ye dönmüşlerdi.Otuzbeş yıl süren ayrılıktan sonra1687 Haziranın’da ana vatanına geldiği zaman hiç kimsenin tanımadığı bir yabancıydı.Ama Robinson’un maceraları bukadarlada bitmiyordu.