dilin millet için önemi???????????



Sagot :

Dil Millet için ilk önmeli olarak konuşmayı ve anlaşmayı sağlamaktadır yoksa bir birimizi nasıl anlıyacağız :) En önemli kısmı budur yani kısaca dil Millet için her açıdan önemlidir 

DİLİN MİLLET HAYATINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Dilciler ve genel anlamda aydınlar, dili değişik şekillerde tanımlamış ve anlayış ölçüleri çerçevesinde anlamlandırmışlardır. Bu tanımlar, kişinin dile bakış açısını vermekten öteye gitmemiştir. Neticede herkes bu mühim kavramı kendi pencerelerinin görüş alanı dahilinde algılamış ve gördüklerini kelimelerle resmetmişlerdir. Dil konusunda en kapsamlı tanım olarak şunu vermek mümkündür: 
"Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş toplumsal bir kurumdur." 
Milleti kenetleyen unsurların başında gelen dil, kötü kullanıldığında ve dejenere edildiğinde milletlerin parçalanmasında adeta bir dinamit rolü de oynayabilir. Her iki özelliğin somut yansımalarını millet olarak tecrübe etmişiz. Bu acı deneyimleri yaşayan bir milletin bu hususta daha ölçülü hareket etmesi gerekirken bizde bu hassasiyeti görmek mümkün değildir. 
Dilin zenginliği milletin kültürel zenginliğine de yansır şüphesiz. Çünkü kültürün hamurunu oluşturan unsurların başında dil gelmektedir. Bu hamuru yoğuran insanların el becerisi de, yarınlara aktaracağımız eserlerin vasfını tayin edecektir. Eserin güzelliği ustanın maharetinin yanında, kullanılan malzemenin niteliğiyle de yakından ilgilidir. 
Alman filozofu Heidegger "Dil insanın evidir" diyerek bu iletişim vasıtasının ehemmiyetini açıkça ortaya koyar. Evimiz mahremiyetimizdir. Orada huzur buluruz. Toplumda taktığımız maskeler evde düşer. Doğallığın sığınağıdır ev…Dil de bize evimiz kadar yakın ve sıcaktır. Onunla bütünleşir benliğimiz ve kişiliğimiz… Durum bu ilken bazı kendini bilmez insan kılıklı varlıklar, evimize saldırarak mahremiyet sığınağımızı tarûmar etti. 
Dilin geçmişten geleceğe köprü kurma gibi mühim bir misyonu da vardır. Bu köprü ancak kelimelerle kurulur. Bu köprünün sağlamlığı malzemenin bol ve yerinde kullanılmasıyla mümkündür. Bunu sağlamak da millî eğitimin görevidir. Yerinde, zamanında ve dozajında verilen dil eğitimi gelecekteki muhtemel olumsuzluklara set çekecektir. 
Milletlerarası kültür savaşlarında en büyük silah dildir. Çünkü dil bugünümüzü ve yarınlarımızı şekillendiriyor. Ona vakıf olduğumuz ölçüde kendimiz olabiliyor ve de kendimiz kalabiliyoruz. Aksi halde kültürel sömürgecilik, beraberinde ekonomik ve siyasal sömürüyü de getiriyor. 
Geçmişten bugüne kadar içimizde beslediğimiz hainler, dili yozlaştırmanın mücadelesini vermiştir. Mevcut kavramlarımızı değiştirerek dili çağdaşlaştırdığını ve sadeleştirdiğini söyleyerek gerçek kimliklerini ve kötü emellerini gizlemişlerdir. Doğu kökenli kelimelere savaş açan bu insanlar, yerlilik kisvesi altında dili "lâl" eylemişlerdir. Daha sonra da oyunun ikinci perdesini sahneye koyarak kavram açıklarını Batı kökenli dillerden aldıkları kelimelerle kapatmayı tercih etmişlerdir. Bunun adına da "çağdaşlık" demişlerdir. 
Türkçe aslında kendi kendine yetebilen dillerden birisiydi. Fakat ışıklarıyla kendilerini bile aydınlatamadığı hâlde toplumu aydınlatmaya kalkan bir kısım aydınlar, dile de keskin hançerlerini sallayıp onu fütursuzca yaralamışlardır. Dili siyasete alet edenler, bunun acı faturasını millete ödetmişlerdir.