tropikal ormanların azalmasının sonunda doğada hangi olaylar meydana gelir. 

 



Sagot :

SU KAYNAKLAR AZALIR VE KURUR 

 

    Ormanlık alanlara daha çok yağmur yağdığını ve bunun sonucunda ormanlık alanlarda yer altı kaynak sularının oluştuğunu biliriz. Ormanların; bilinçsizce yapılan ağaç kesimi, yangınlar ve asit yağmurlarının etkisi ile azaltılması ya da yok edilmesi, bu alanlara yeterince yağmur yağmasını engeller.

    Dolayısıyla doğadaki su döngüsünü de bozar. Ekosistemlerin bozulması doğadaki su döngüsünü değiştirir. Su kaynaklarının azalması ve kuruması, tüm canlılık olaylarını durdurur. Örneğin; yeşil bitkilerin fotosentez yapabilmeleri için suya gereksinimleri vardır. Üretici canlılar olan yeşil bitkilerin fotosentez yapamaması, tüm canlılık olaylarının sonu olur.

    Doğal çevrimleri olumsuz etkileyen etmenlere karşı önlem alınmadığı takdirde su kaynaklarının azalması ve kuruması yanında çok daha farklı çevre sorunlarını yaşayacağımızı unutmayalım. Sulak alanlar, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en verimli bölgeleridir. Sulak alanlar, tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en yüksek oranda oksijen üreten eko- sistemleridir. Bu özellikleri ile gerek ekolojik yönden, gerekse ticari değeri çok yüksek değişik türden, çok sayıda bitki ve hayvan türünün yetişmesine, beslenmesine ve üremesine uytadır. gun ortamlar oluşturmak

    Yurdumuzda uluslar arası öneme sahip 56 sulak alan bulunmaktadır. 1940 -1950 yılları arasında sıtma hastalığını önlemek amacıyla ülkemizdeki pek çok sulak alan kurutulmuştur. Bunu izleyen yıllarda, kurutma çalışmaları, tarım toprağı kazanmak amacıyla artarak sürmüştür. Avrupa ve Orta Doğu'nun en büyük sulak alanlarından olan Amik Gölü de dahil olmak üzere toplam 200 000 bin hektarlık sulak alan kurutulmuştur. 

 

     Bunun sonucunda bu bölgelerde ekolojik denge bozulmuş, göçmen kuşlar buralara uğramaz olmuştur. balıklar yok olmuş, göllerin çevresindeki sazlıklar ve meralar kurumuştur. Sulak alanların çevresinde hayvancılık azalmış, taban suyundaki düşme nedeniyle havadaki nem oranı azalmış, çölleşme başlamış ve bu da bitkisel üretimi olumsuz yönde etkilemiştir. Toprakta tuzlanma başlamış, çevrede su yetmezliği ortaya çıkmıştır.

 

   Bütün bu olumsuz etkiler, sulak alanlara bağımlı olan yerel topluluklar üzerinde çözümü zor sorunların çıkmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak, önceleri birer sivrisinek kaynağı olarak gördükleri sulak alanların kurutulması için çare arayan insanlar, artık bu alanların korunmaları ve eski haline getirilmeleri yönünde çalışmalar yapmaktadır.

    Dünyadaki mevcut suların ancak %1'i kullanılabilir durumdadır. Dünyada ve ülkemizde kullanım alanlarına göre su gereksinimi nüfus artışına paralel olarak sürekli artmaktadır. Bu nedenle su kaynaklarını çok dikkatli kullanmamız gerekmektedir. Aşağıdaki tabloda ülkemizde 1985, 1990 ve 1995 yılları itibarıyla tahmini su kullanımı ve kullanılma şekli verilmiştir