allaha ibadetler:5 vakit namazla ilgili acil bilgi

NOT:ne cok kısa ne cok uzun olsun sole 2 sayfa yeter acil performans var ancak kriterime uygun olan kapar 11i

;)



Sagot :

Vacip: Yapılması zanni delil ile sabit olan hükümlerdir.Farz kadar kesin olmamakla birlikte kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şeydir.(Bayram Namazları,Vitir Namazı,Kurban Kesmek gibi.) 

Sünnet:Peygamber efendimizin(s.a.v) farz ve vacip olmayarak yaptığı ve bize emrettiği ibadetlerdir.(ezan ve kamet,teravih namazı,beş vakit namazda kılınan sünnetler gibi.)
Sünnetin sözlük anlamı, “yol, gidiş, tabiat, prensip, kanun” demektir. Terim anlamı ise, Peygamber Efendimizin (s.a.v) söz ve fiillerinin ve takrirlerinin tümü mânâsına gelir. Takrir, bir konuda sükût etmekle o işi reddetmemek demektir. Hadis-i Şerifler, âyetleri açıklarlar. Âyetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen İlâhî maksatları izah ederler. Kuranda yer almayan bir konuda ise hüküm ortaya koyarlar. 
sünnet ikiye ayrılır:sünnet-i müekkede,sünnet-i gayrı müekkede

sünnet-i müekkede:Peygamber efendimizin(s.a.v) çok sık devam edip pek az terkettiği ibadetlerdir.(öğlenin farzından önce ve sonra kılınan sünnetler,sabah namazının farzından önce kılınan sünnetler gibi.)

sünnet-i gayrı müekkede:Peygamberimizin zaman zaman yapıp,zaman zaman bıraktığı ibadetlerdir.(ikindi ve yatsının ilk sünnetleri gibi.)

Farz:Yapılması kat'i delillerle sabit olan ilahi emirlerdir.Farzı terketmek haramdır;işlenmesindesevap,özürsüz terkedilmesinde ise Allah'ın azabı vardır.ikiye ayrılır:

Farz-ı Ayın :Her mükellefin kendisinin yapması gereken,bir başkasının yapmasıyla ödenmeyen farzdır.(Beş vakit namaz,zekat,oruç gibi.)

Farz-ı Kifaye:Mükelleflerden bazılarının yapmasıyla, diğer müslümanlardan düşen farzdır.(cenaze namazı gibi)

llah Teala, Hz. Adem'den itibaren Hz. Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellem'e gelinceye kadar pek çok Peygamber göndermiştir. Bu Peygamberler, Allah'ın mesajını insanlara iletmişler ve O Yüce Yaratıcıya nasıl ibadet edileceğini bildirmişlerdir.

İbadet, Allah'a saygı ile boyun eğmek, lütfettiği sayısız nimetlere ve akıl gibi üstün yeteneklere karşılık O'na şükretmektir. Peygamberimizin, geceleri yoruluncaya kadar namaz kıldığını gören Hz. Aişe'nin: 

"Ey Allah'ın Resulü! Geçmiş ve gelecek hatalarınız bağışlanmış olduğu halde, kendinizi bu kadar niçin yoruyorsunuz?" demesi üzerine Peygamberimizin: "Ya Aişe! Allah'a şükredici bir kul olmayayım mı?" diye cevap vermesi, ibadet etmenin nedenini en güzel şekilde açıklamaktadır.

İbadet, yalnız Allah'a yapılır ve ancak ibadete layık O'dur. Allah'tan başkasına ibadet yapılmayacağı gibi, Allah rızası dışında başka bir amaçla da ibadet yapılmaz. Allah'a yapılan ibadete, başkasını ortak etmek, daha açık bir ifade ile; Allah'a yapılan ibadetle dünyevî bir çıkar sağlamak, toplum nezdinde itibar kazanmak gibi; ibadetin ruhuna aykırı niyet ve amaçlarla ibadet etmek, büyük günah kabul edilmiştir. Bu şekilde yapılan ibadetleri Allah kabul etmeyeceği gibi, değer de vermez. 

Değerli Mü'minler!

Dinin herhangi bir çıkar için kullanılması ve ibadetlerin gösteriş için yapılması çok yanlıştır. Hatta, Kur'an okumak sevap olduğu halde, islam alimleri; bir tüccarın ticarî eşyasını sergilerken, müşteriye gösterirken Kur'an okumasını, uygun bulmamıştır. 

Her iş, yalnız Allah rızası için yapılmalı, başka bir amaca yer verilmemelidir. 

Hutbemi bir ayet-i kerimenin meali ile bitiriyorum: "...Rabbinin rızasını kazanmak isteyen kimse, iyi iş yapsın ve ibadet ederken hiçbir şeyi Rabbine ortak koşmasın." (Kehf, 110)