kemal bilbaşar ın edebiyatımızın hangi döneminde eserler verdigini ve çıldır gölü efsanesini hangi tarihte yazdıgını arastırınız



Sagot :

Bilbaşar’ın edebiyata ilgisi, Muallim Mektebi’ndeyken edebiyat dersinden bütünlemeye kalması ile başlamıştır. Yazarın kendi ifadesine göre bütünlemeye kaldığı yıl, yaz tatilinde bu derse çalışması onun bu dersi sevmesi ve edebiyata bağlanmasında önemli rol oynamıştır.

Yazar, Gazi Eğitim’de öğrenciyken bazı şiir ve düzyazı denemeleri yapmış ve bunların bir kısmı enstitünün edebiyat bölümü tarafından çıkarılan İHİ adlı dergide yayımlanmıştır. Hatta bu dergide yayımlanan Sonbahar başlıklı şiirini beğenen Tanpınar, tavsiyeleriyle Bilbaşar’ı şiir yazma konusunda yüreklendirmiştir.Hacı Emminin Damadı adlı hikâyesiyle 1939 yılında CHP Genel Sekreterliği tarafından halkevinin üyesi olan gençler arasında düzenlenen Memleket Küçük Hikâyeleri Yarışması’nda birinci olmuştur. Yazar Nazilli’de geçirdiği bu bir yılın sanat yaşamına önemli katkısı olduğunu belirtmiştir.

Bilbaşar’ın, 1938-1954 yılları arasında İzmir’in önemli gazetelerinden olan Anadolu’da birçok hikâye ve makalesi yayımlanır. Anadolu gazetesinde 1938 Mayıs’ında yayımlanan Necip Fazıl’ın bir tiyatrosu hakkında yaptığı değerlendirmeleri içeren “Uçurum Kenarında Yaratılmış Bir Eser: Bir Adam Yaratmak” başlıklı yazısı onun bu gazetede çıkan ilk yazısıdır.

1939 yılında da İlhan İleri ve Cahit Tanyol’la birlikte Aramak adlı bir dergi çıkarmaya karar verirler. Dergi çıkarmayı istemelerinin önemli sebeplerinden biri de yazdıklarını yayımlatacak yer bulma konusunda çektikleri sıkıntıdır. Çünkü Bilbaşar ve arkadaşları o yıllarda yazı hayatına yeni adım atmış ve henüz isim yapmamış kişilerdir. Mesul müdürü Cahit Tanyol, neşriyat müdürü Kemal Bilbaşar olan derginin kurucuları arasında Nuri Erkoldaş, İlhan İleri, Hilmi Apak, Nureddin Ardıç, Saim Eğilmez, Cemil Omaç, Garra Sarmat ve Sabri Gül gibi Gazi Eğitim Enstitüsü’nden mezun on arkadaş vardır. Yayımlandığı yıllarda hem hacim hem de içerik bakımından İzmir’in önemli dergilerinden sayılan Aramak, 1939 Nisan’ından 1940 Eylül’üne kadar 16 sayı çıkar. Çıkış amacı “güzeli, iyiyi, gerçeği aramak” olarak belirtilen derginin yayıma hazırlandığı yer, bir “edebiyatçılar lokali”ni andıran Bilbaşar’ın evidir. O ve arkadaşları burada kendi yazıları üzerinde tartıştıkları gibi aynı zamanda dergiye gönderilen yazılar arasından da seçim yaparlar. Dergi, yayın hayatını sürdürürken Nurullah Ataç, Adnan Cemgil, Ercüment Ekrem Talu, Halit Fahri Ozansoy, Turhan Tan, Hüseyin Cahit Yalçın, Cavit Yamaç, İrfan Hazar gibi pek çok edebiyatçı yazılarında Aramak’tan övgüyle söz etmişlerdir. Buna rağmen Aramak uzun ömürlü olamamıştır. Çünkü dergi ekonomik sıkıntılar içine girmiş ve yazıların çoğunu kaleme alan ve aynı zamanda da derginin mesul müdürlüğünü yürüten Cahit Tanyol İzmir’den ayrılıp İstanbul’a gitmiştir.

Bilbaşar Anadolu, Kültür ve Aramak’ta yayımlanan hikâyelerini toplayarak 1939 yılında Anadolu’dan Hikâyeler’i, 1941’de de Cevizli Bahçe’yi bastırmıştır. 1943 yılında da ilk romanı olan Denizin Çağırışı yayımlanır. Bundan sonra tekrar hikâye alanında kendini gösteren yazar, 1944 yılında üç hikâyesinden oluşan Pazarlık adlı kitabını yayımlamıştır. Yazar aynı yıl eserlerini daha geniş bir okur kitlesine ulaştırabilmek amacıyla İstanbul’a yerleşmek istemiş, hatta Zekeriya Sertel tarafından hikâye ve röportaj yazarı olarak Tan gazetesinde işe alınmıştır. Fakat daha İstanbul’a taşınmadan Tan’ın tahrip edilmesi üzerine Bilbaşar bu isteğini gerçekleştirememiştir. Tan gazetesi, 2. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye ile SSCB’nin iyi ilişkiler kurması gerektiği konusundaki tutumu ile özellikle milliyetçi çevrelerin ve iktidarın tepkisini çekmiş ve 4 Aralık 1945’te gazetenin matbaası tahrip edilmiştir. Tan Olayı olarak adlandırılan bu hadiseden sonra gazete yayım hayatına son vermek zorunda kalır.

Kemal Bilbaşar eserlerini, bazen K. Bilbaşar ve K.B. kısaltmalarıyla bazen de takma adlarla yayımlamıştır. Bunlardan biri kızının adı olan Esin Bilbaşar ya da onun kısaltması E. Bilbaşar’dır. Bu adı çoğunlukla geçimine destek olması amacıyla Ayşegül Çocuk Serisi için hazırladığı çeviri ve adapte romanlarda ve Demokrat İzmirgazetesinde yayımlanan iki çeviri romanında kullanmıştır. Kullandığı takma adlardan diğeri, adının ve soyadının ilk üç harfinin bir araya getirilmiş şekli olan Kembil’dir. Bu ismi, Tan gazetesinde Şehirden Röportajlar başlığı altında yayımlanan aktüel konulu yazılarında kullanmıştır. Kullandığı bir diğer takma ad, adının son iki harfi olan “al” ile soyadının son hecesi olan “şar”ı birleştirerek oluşturduğu Alşar’dır. Yazar, Alşar imzasını sadece Tan gazetesindeEge’den Meseleler başlığı altında yayımladığı makalelerinde kullanmıştır.

Yazar, 1945 yılında Ankara radyosunda seslendirilmek üzere Çıldır Gölü EfsanesiŞifalı Muska, Bebek Oy adlı oyunları yazmıştır. Bu oyunlar Kemal Tözem tarafından radyoda seslendirilmiştir.