9.SINIF 

-HALK EDEBİYATI

-İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK EDEBİYATI

 ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER :)



Sagot :

İslamiyet öncesi 2 ye ayrılır. Sözlü ve yazılı dönem olarak.
Halk edebiyatı da 3 e ayrılır. Ozan tipi, anonim, tasavvufi 

TÜRK HALK EDEBİYATI

Halk edebiyatı, kaynağını halk kültüründen alır, geleneğe bağlı olarak gelişen sözlü bir edebiyattır. Türk Halk Edebiyatı ürünleri malzemesi dile dayalı destan, efsane, halk şiiri, mani, ağıt, türkü, fıkra, atasözü, bilmece, masal, halk hikâyesi, deyimler, tekerlemeler gibi sözlü gelenekte yaşayıp kuşaktan kuşağa aktarılan anonim ürünlerden oluşur.

 

Türk halk edebiyatı 12. yy.dan başlayarak Anadolu’da dinî ve din dışı olmak üzere iki koldan gelişmeye başlamıştır. Halk edebiyatında daha çok şiir türünde ürünler verilmiştir. 17. yy.da halk hikâyesi ve halk tiyatrosu türlerinde de ürünler verilmiştir.                                 SLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI

1:SÖZLÜ EDEBİYAT
A:KOŞUK
B:SAGU
C:SAV
D:DESTAN


2:YAZILI EDEBİYAT
A:YENİSEY YAZITLARI
B:ORHUN YAZITLARI


SÖZLÜ EDEBİYAT

M.S. VIII. yüzyıla gelinceye kadar Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır. Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür. Bu dönemde edebiyatımızı Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinler etkilemiştir.
 

Genel özellikleri:
1.Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir.
2.Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür.
3.Nazım birimi dörtlüktür.
4.Dönemine göre arı bir dili vardır.
5.Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir.
6.Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.
7.Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.
 
A:KOŞUK:
“Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.

Öpkem kelip ogradım
Arslanlayu kökredim
Alplar başın togradım
Emdi meni kim tutar
Kanı akıp yoşuldu
Kabı kamug deşildi
Ölüg birle koşuldu
Togmuş küni uş batar
Kaklar kamug kölerdi
Taglar başı ilerdi
Ajun tını yılırdı
Tütü çeçek çerkeşür
Etil suwı aka turur
Kaya tübi kaka turur
Balık telim baka turur
Kölün takı küşerür

ÖZELLİKLERİ

1. Dörtlüklerle söylenilir.
2. Hece vezni kullanılmıştır.
3. Yiğitlik, aşk, tabiat gibi konular işlenir.
4. Halk edebiyatındaki karşılığı “koşma’’, Divan edebiyatındaki karşılığı ‘’gazel’’dir.
5. Kafiye düzeni aaab, cccb, dddb şeklindedir.
6. Sığır denilen sürek avlarında söylenen lirik şiirlerdir.
7.Kopuz eşliğinde söylenir.

B:SAGU:

“Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir. 
Sagular yuğ denilen törenlerde doğmuştur.
Yuğ: Bu törende, ölen kişinin cesedi çadırın içinde yere yatırılır; yakınları çadırın
dışında koyun, at, sığır cinsinden kurbanlar kesip yere bırakır; sonra hep birden
atlara binip ağlayarak, kurt gibi uluyarak çadırın çevresinde yedi kez dönerler, sagular söylerler, bir yandan da yüzlerini bıçakla çizerek kanatırlardı. Zamanı gelip de ölü gömülünce yeniden kurbanlar kesilir, mezarın çevresinde de atlarla yedi kez dönülürdü.
Türklerdeki “Şamanlık” inancına göre, ölen bir kişinin ruhu göğe çıkamazdı. Cesetten ayrılan ruhların bir “temizlenme” devri geçirmeleri gerekirdi. Bunun için, ilkbaharda ya da yazın ölenler yapraklar sararınca; güzün ya da kışın ölenler yapraklar yeşerince gömülürdü. Ölenlerin değerli eşyası ve yakılan atının külü de birlikte gömülür; mezarının çevresine de hayatta iken öldürdüğü düşman sayısınca taş ya da heykel dikilirdi. Bunlara da “balbal” adı verilirdi.
Ayıca, yuğ törenine özel olarak ağlayıcılar gelir ya da getirilirdi. Bunlara “sığıtçı” denirdi.

NOT: Gerek “sığır” ve “şölen” , gerekse “yuğ” törenlerinde çalgıyla söylenen bu şiirler, söylendikleri çağda yazıya geçirilmemiştir. İslamlıktan sonra, 11. yüzyılda, Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat’it Türk adlı eserinde Saka Türkleri hükümdarı Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine söylenmiş bir sagu örneğine rastlanmaktadır.
     

  ALP ER                  TUNGA                            SAGUSU
Alp Er Tunga öldi mü       Begler atın argurup           Ödlek arıg kevredi
Issız ajun kaldı mu         Kadgu anı torgurup            Yunçıg yavuz tovradı
Ödlek öçin aldı mu         Mengzi yüzi sargarıp           Erdem yeme sevredi
Emdi yürek yırtılur         Kürküm angar türtülür         Ajun begi çertilür

Ödlek küni tavratur        Ulşıp eren börleryü            Ödlek kamug köfredi
Yalnguk küçin kevretür     Yırtıp yaka orlayu             Erdem arıg sevredi
Erdin ajun sevretür         Sıkrıp üni yurlayu             Yunçıg yavuz tovradı
Kaçsa takı ertilür           Sıgtap közi örtülür            Erdem begi çertilür
   
Ögreyüki mundag ok        Könglüm için örtedi            Bilge bögü yunçıdı
Munda  adın tıldag ok      Bütmiş başıg kartadı          Ajun anı yancıdı
Atsu ajun ugrap ok         Keçmiş ödüg irtedi             Erdem eti tınçadı
Taglar başı kertilür        Tün kün keçip irtelür          Yerke tegip sürtülür 




C-SAV
Günümüzdeki atasözünün karşılığıdır. Akılda kalan, sözlü gelenekle nesilden nesile aktarılan özlü bir anlatım biçimidir

ÖRNEKLER
Aç ne yemez tok ne timez    (Aç ne yemez, tok ne demez)
Uma kelse kut gelir            (Eve konuk gelse uğur da geli
Suw bermeske süt ver       (Su vermeyene süt ver)
Biş erngek tüz ermes          (Beş parmak düz(bir)olmaz)
İt ısırmas at tepmes time    (İt ısırmaz at tepmez, deme)