dünden bugüne türk tarih kurumunun açıklaması



Sagot :

28 Nisan 1930 tarihinde, Türk Ocakları'nın VI. Kurultayı'nın son oturumunda, Gazi Mustafa Kemal'in direktifi üzerine Afet İnan 40 imzalı bir önerge sunmuş ve bu önergede Türk tarihini bilimsel olarak araştırmak üzere bir heyet kurulması istenmişti. Aynı gün Türk Ocakları Kanunu'na bu konuda bir madde eklendi. Oluşturulan 16 kişilik heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930’da yaparak yönetim kurulu ve üyelerini belirledi. Bu heyet, Türk Tarih Kurumu’nun temelini oluşturur.

Heyet, “Türk Tarihinin Ana Hatları” adlı bir çalışma yayımlamıştır. Kitap, Orta Asya'da bir Türk uygarlığı ve bu merkezden başlayan göçlerle Türklerin Çin, Hindistan, Mezopotamya,Mısır, İran, Anadolu'ya giderek o bölgelerin halklarını uygarlaştırdıkları tezini işlemekteydi ve hedef, bu kitabın anafikrine uygun okul kitapları hazırlanmasıydı[1]

Türk Ocakları 29 Mart 1931'de kapanma kararı alınca Türk Tarih Heyeti, 12 Nisan 1931’de “Türk Tarih Tedkik Cemiyeti” adıyla yeniden örgütlenip çalışmalarına devam etti. Kurumun adı 1935’te “Türk Tarihi Araştırma Kurumu”, daha sonra “Türk Tarih Kurumu” olarak değişti.

Kurum, Türk Tarih Kurumu adıyla faaliyet gösterdiği dönemde dört ciltlik lise tarih kitabını, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın “Anadolu Beylikleri”’ni, bazı kazı raporlarını, Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye” ve haritasını basmış, 1937 yılından itibaren ise, Belleten dergisini yayınlamıştır. 2-11 Temmuz 1932 tarihleri arasında “Türk Tarih Kongresi” adıyla düzenlediği ilk kongrenin ardından düzenli olarak kongre düzenlemeyi sürdürdü. Uluslararası nitelikte İkinci Türk Tarih Kongresi 20-25 Eylül 1937’de gerçekleşti. 1935’te kurumun kendi imkanları ve personeli ile Alacahöyük kazısı başlatıldı.

Kurumun çalışmaları ile cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk bizzat ilgilenmekte ve toplantılarına katılmaktaydı. Atatürk’ten sonra gelen tüm cumhurbaşkanları da bir gelenek olarak kurumun “koruyucu başkanı” oldular. [2] Mustafa Kemal Atatürk, 5 Eylül 1938’de düzenlediği vasiyetnâme ile, İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirinin yarısını Türk Tarih Kurumu’na bağışladı[2]. Kurum, 21 Eylül 1940 gün ve 2/14556 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesiyle kamu yararına çalışan dernekler arasına alındı.

Kurum, çalışmalarına Ankara'daki Türk Ocağı Halk Evleri binasında başlamıştı. 1940 yılı sonunda Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Binasına taşınmış, 12 Kasım 1967'de Turgut Cansever ve Ertur Yener tarafından tasarlanmış kendi binasına geçmiştir.

Türk Tarih Kurumu, tüzelkişiliğe sahip olarak, 7 Kasım 1982'de kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 134. maddesi ile kurulan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine dahil edilmiştir.

ürk Tarih Kurumu

Türk Tarih Kurumu Atatürk'ün eseridir. Türk ulusunun büyüklüğüne ve üstün uygarlık yeteneklerine  içten  inanmış olan Atatürk, onu en uygar milletlerin düzeyine çıkarmak için önce tarihini bilmesi ve bunun içinde onu ilk kaynaklardan kendisinin araştırarak öğrenmesi gerektiğine  inanıyordu. Atatürk'ün  direktifleriyle, 16 üye tarafından, 15 Nisan 1931' de "Türk Tarihi Tetkik  Cemiyeti" adı altında kurulan Kurum'un adı 3 Ekim 1935'te Türk Tarih Kurumu'na çevrildi.

Bakanlar Kurulu'nun 21.X.1940 gün ve 2/14556 sayılı kararnamesiyle kamu yararına çalışan dernekler arasına alınan Türk Tarih Kurumu, 11.VIII.1983 gün ve 2876 sayılı yasa ile T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na bağlı bir kuruluş durumuna getirilmiştir. Anayasanın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile ilgili maddesi ise şöyledir :

Madde 134. - Atatürkçü düşünceyi, Atatürk ilke ve inkılâplarını, Türk kültürünü, Türk tarihini ve Türk dilini bilimsel yoldan araştırmak, tanıtmak ve yaymak amacıyla; Atatürk'ün manevî himayelerinde, Cumhurbaşkanının gözetim ve desteğinde, Başbakanlığa bağlı; Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan, kamu  tüzelkişiliğine sahip "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" kurulur.