200 yıl sonrasındaki torunumuza mektup yazılacak yardım eder misiiz? Ama uzun olmalı.Saçma sapan şeyler yazanı şikayet ederim.



Sagot :

Yılbaşı gecesi internetten katıldığım bir ruh çağırma seansında tanıştığım torunumun, seanstan sonraki gün bana gönderdiği e postada yazdıklarını aktarıyorum:
Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum büyükanne. Sizin bizimle iletişim kurmanız ilkel şartlarda zor olsa da, ben sık sık size kendimizden bahsedebilirim.
Neden “Ne olacak bu memleketin hali?” sorusunu sordun, üstelik biraz da gülüştünüz, anlamadım ama, elimden geldiğince anlatmaya çalışayım:
Esasında, 100 yıl sonra Türkiye diye bir şey kalmayacak, zira on yüz bin milyon eyalete bölünecek. Çok zengin bir ülke olacak ve ABD’nin isim haklarını alarak, adını Türkiye Birleşik Devletleri (TBD) olarak değiştirecek. O kadar fazla eyalete bölünme konusunda hiç bir problem yaşanmayacak, çünkü memlekette topraktan bol bir şey olmayacak. Bunun sebebi, toprağın altında, üstünde hiçbir canlının yaşayamayacağı, yani gerçekten topraktan başka bir şey kalmayacak. Başka neleer neler değişecek...
Bir kere 2100’ler, zamanında değerlendirmeyi başaramadığımız ileri görüşlü girişimcilerin çağı olacak. Mesela, bir zamanlar bir başkana fırlatılan ayakkabıyı tescilleyen ileri görüşlü işadamı, gaz maskesi ve oksijen tüpü işine de girecek. Bırak TBD’yi, dünyanın en zenginleri listesinde zirveye çıkacak. E malum, bu çağda nefes almak biraz zorlaştığından, insanların ihtiyaçları çok değişti. Fakir halk havasızlıktan telef olunca biraz nüfus azaldı, ama o da yetmedi. Telefonlara entegre ettiği oksijen tüpleriyle iAir ürününü piyasaya süren Apple, işlere köstek olduysa da, TBD’nin dünya ekonomisinde söz sahibi bir ülke olmasına engel olamadı.
TBD’nin bilim alanında attığı adımların, hatta koştuğu maratonların yanında, diğer alanlardaki başarılarının lafını etmeye değmez. Daha önceki yüzyıllarda tartışılan genetik, evrim gibi birçok konuda öncü ve örnek olduk. Özellikle mutasyon ve çeşitlilik konularında TBD adeta bir laboratuvar haline geldi. Ülkenin her yerine yayılan nükleer santraller, suyun bitmesi, oksijenin tükenmesi, hatta bitkilerin yok olması gibi, TBD vatandaşlarını hayatta kalmak için değişmeye zorlayan etkenler ve TBD insanının yeni şartlara ayak uydurma becerisi dünyaya da örnek oldu. Bir zamanlar Nasa’nın arsenikle beslenen bakteri buluşunu çok büyük bir olay gibi anlatmasını belgeselde izledik, çok güldük. Gururla söyleyebiliriz ki, biz şu anda arsenikle beslenen insan geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. 
HER İŞTE BİR HAYIR VARDIR!
Bu arada, TBD vatandaşlarının geçirdiği mutasyonlar sonucunda, evrim teorisinin yalan olduğu kanıtlandı. Sayın Enerji ve Suni Kaynaklar Bakanımızın, Sinop’taki nükleer santral anlaşmasının imzalanmasının 100. yıldönümünde, geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmasından bu konuyla ilgili bir söylemini buraya eklemek isterim. “Bakın 3 kollu bir vatandaşımız var burada. Bu adamcağız şimdi iki kolla yetişemediği işleri daha çabuk halletmek için mi 3. kolu oluşturdu? Ne alakası var, tamamen radyasyonla alakalı şeyler bunlar. Bilimsel veriler var, böyle hurafelerle, halkı kandırmaya kimsenin hakkı yok! Bazı gazeteciler de gözlerimin çekikleşmesinden ve aksanımın Rusça’ya benzemesinden bahsetmişler, çirkin iftiralar bunlar, sırf sevgimden kendimi yakın hissediyorsam suç değil ya!”  Görüyorsunuz ya büyükanneciğim, hükümetimizde şeffaflık ana kriter.
Büyükanneciğim, eğitim alanında da inanılmaz gelişmeler oldu, anlatmadan geçemeyeceğim. Mesela artık Uşak’lı vatandaşlarımız, Sinop’lu, Akkuyu’lu yurttaşlarını gördüklerinde taşlamaya çalışmıyorlar. TBD insanının bilinç seviyesinin göstergesidir bu. Farklılıkları kabullenerek yaşayan modern toplumun simgesidir.
Dünya liderleri arasında yer alan ülkemiz, diğer devletlerin de bizim medeniyet seviyemize ulaşabilmeleri için destek oluyor. Özellikle gaz maskesi ve oksijen tüpü üretiminde bir dünya markası olan Metan Holding, kömürle çalışan termik santral ve nükleer santral projelerini inanılmaz destekliyor. İtiraf etmek gerekir ki, eğer ülkemizin bu çabaları olmasaydı, bu devirde termik santral falan kalmazdı.
Hukuk devleti olduğunu geçen yıllarda birçok kez kanıtlayan ülkemizde, suçla mücadele yöntemlerindeki değişimlerle suç oranları da azaldı. Eskiden, sizin yaptığınız gibi ilkel yöntemlerle bastırmak yerine, dönüştürmek yöntemini uyguluyoruz. Yine alıntı yapmak istiyorum, bu sefer Toplum Düzenini Koruma Bakanımızdan: “Mesela, anarşist bir grup vardı, biz bunları kapatmadık, isimlerini Greypeace olarak değiştirdik, yurtdışı ile olan bölücü bağlantılarını kestik, tüzükte biraz değişiklik, emniyette disiplin eğitimi derken, mis gibi bir grubun topluma kazandırılmasına yardımcı olduk.” Böyle yapıcı faaliyetlerle refah seviyemizi her geçen gün daha da yukarı taşıyoruz.
Sporda biraz zayıfız, nedense sporcularımızın nefes problemi oluyor. Neyse, çok da önemli bir şey değil zaten.
TBD’nin ihraç ettiği tek bir şey var büyükanne: Işık.
Nükleer santraller, HES’ler elektriğe yetmediler. E rüzgâr, güneş, su, bitki, ülkede kalmadığı için başka enerji üretecek alternatifimiz de kalmadı. Zaten işleri insan gücüyle hallediyoruz, mutasyon sağolsun 3 kollar, Hulk gibi adamlar falan ama ışık yok. 
Karanlıkta kaldık. (Neyse, bu da gözlerimizin keskinliğine katkıda bulunuyor. Her işte bir hayır vardır, değil mi?) Hükümet danışmanı olarak çalışan torununla gurur duymalısın. Kendine iyi bak büyükanneciğim. Zira seninle ilgili bir araştırma yaptım, o baz istasyonuna yakın oturmaya biraz daha devam edersen, tahminimce bir yıl içinde hastalığın iyi bakılman gereken bir evreye girecek.

Sana bu satırları yazıyorum çünkü seni merak ediyorum. Yaşadığın zamanın herhangi bir yerinde durup düşündün mü geçmişte ne olduğunu... Henüz bilmiyorum. Mesala bugün 3. sınıfın en zor bloklarından birinden Enfeksiyon Hastalıkları Bloğundan 63 aldın. Yeterince çalışmamıştın. Diğer bütün sınavlarında olduğu gibi... Şimdi nerdesin? Hayatın neresindesin? İnsanlar için ne kadar önemlisin? Bunları hiç düşündün mü? Eğer hayatın akışına kapılmış gidiyorsan ve kendine vakit ayıramıyorsan zaten bu maili okumazsın. Ama eğer okuyacak olursan bir kez düşün... Sana bu mailin geldiği yıllarda hedeflerin nelerdi? Şimdi ne kadarı gerçekleşti? Yeterince çalıştın mı, çabaladın mı? Bu maili 5 sene, 10 sene, 20 sene sonrasına da atacağım. Bakalım zamanın senden götürdükleri getirdiklerinden fazla mı? Hiç olmadı dur düşün... Bu mail senden, sana geliyor. Yanlış giden bir şeyler varsa engel olmak için geç değil... (Umarım!) Kendine iyi bak kendim... Zaman seni değiştirmesin 

Yazının devamı için tıklayın >> : http://soruvecevap.blogcu.com/gelecege-yazilan-mektup-ornekleri/12995967