çaldıran savaşını çok ayrıntılı şekilde anlatınız 



Sagot :

ÇALDIRAN SAVAŞI, NEDENLERİ, SONUÇLARI, ÖNEMİ, ÖZELLİKLERİ (4) (OSMANLI DEVLETİ YÜKSELME DÖNEMİ KONU ANLATIM)

 

(1514) (OSMANLI DEVLETİ, OSMANLI İMPARATORLUĞU İLE İLGİLİ KONU ANLATIM)

 

-Yavuz Sultan Selim Osmanlı Devleti’nin iki büyük tehlikenin tehdit ettiğini görmüştü.

 

-Bu iki tehlike II.Beyazıt döneminde Anadolu’da faaliyette bulunan Safeviler ve Memlüklüler’dir.

 

-Yavuz Sultan Selim öncelikle Anadolu’ya yönelik bu tehditleri ortadan kaldırmaya başladı ve İran üzerine sefere çıktı.

 

 

Çaldıran Savaşı (1514)

 

Savaşın Sebepleri

 

1.Şah İsmail’in Yavuz Sultan Selim’in padişahlığı sırasında tebrik için elçi göndermemesi.

 

2.Şah İsmail’in adamları aracılığıyla Doğu Anadolu’da ayaklanmalar çıkarması.(Şiilik faaliyetleri)

 

 

-1514 yılında Çaldıran Ovası’nda Safevi Devleti ile yapılan savaşı Osmanlılar kazanmıştır.

 

Savaşın Sonuçları

 

1.Doğu Anadolu Osmanlı egemenliğine girdi.

 

2.Safevilerin Doğu Anadolu’daki (bilgi yelpazesi.net) faaliyetleri bir süre önlenmiş oldu.

 

3.1515 de Turna Dağı Savaşı ile Dulkadiroğulları beyliğine son verildi. Anadolu Türk siyasi birliği tekrar sağlandı.

Çaldıran Muharebesi ya da Çaldıran Meydan Muharebesi, Osmanlı padişahı I. Selim ile Safevi hükümdarı Şah I. İsmailarasında 23 Ağustos 1514'te, günümüzde İran sınırları içinde olan Maku şehri yakınında yer alan[3][4][5][6][7][8][9][10][11][12][13]Çaldıran Ovası'nda yapılan savaş (Volker Eida'e göre Van Gölü'nün hemen kuzeyindeki bir yer değil, bugün İran'ın sınır içerisindeki Maku'ya biraz uzak bir yer.[14]) Muharebe Osmanlı'nın zaferiyle sonuçlandı.

Savaşın nedeni, özellikle uzun süredir Osmanlı Devleti'nin ve Safevi Tarikatı'nın arasında bulunan kötü ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Osmanlı Devleti'nin II. Bayezid döneminden beri Safevilere karşı kötü baktıkları bilinmektedir. I. İsmail'in babası Şeyh Haydar'ın ölüm (1488) haberini duyunca, II. Bayezid: "Haydar'ın ölümünü işitmiş olmak sevincimi kat kat artırdı" demiştir.[15] Şeyh Haydar'ın takipçileri olan Kızılbaşlara ise "Haydar'ın yolunu şaşırmış sürüsü, Allah onlara lânet etsin!" demiştir.[16]

Safevi pirlerinin Anadolu'da çok sayıda talipleri olduğu bilinmektedir. Bu taliplerın sıkça pirlerini ziyaret ettikleri, beraberinde hediyeler götürdükleri ve pirlerinden eğitim almak için İran'a gittikleri bilinmektedir. Ancak II. Bayezid, Safevi Devleti'nin kurulmasıyla, 1501 yılından beri Kızılbaşların İran'a gitmesini engellemeye çalışmıştır ve böylece İran'a gittiği tespit edilen bütün Kızılbaşların idam ettirilmesini emretmiştir.[17] Kızılbaşlara karşı varolan bu ağır koşullar, Kızılbaş toplumu arasında isyanlara yol açmıştır.

Safevi hükümdarı I. İsmail'in Şii bir inanışa sahip olması ve Anadolu'da çok sayıda destekçisi olması, Osmanlı Devleti tarafından bir tehdit olarak görülmüştür. Bu dönemde gerçekleşen Kızılbaş isyanları da Osmanlı Devleti'ne zor anlar yaşatmıştır ve sorunların daha da büyümesine neden olmuştur.

Bu dönemlerde halk arasında Osmanlı yönetimine karşı derin bir hoşnutsuzluğun yaygın olduğunu gösteren bir belge bulunmaktadır. Şikayet biçiminde I. Selim'e verilen bu belgede, baskıyla alınan vergilere ve Osmanlı yönetimi tarafından yapılan adaletsizliklere değinilmiştir.[18]

I. Selim 1512 yılında tahta geçtikten sonra, Safevi Devleti ve Kızılbaşlarla olan sorunları kökünden halletmek için kendini hazırlamıştır. İlk önce dönemin mütfülerine fetva çıkartıp, Kızılbaşların katledilmesini helâl kılmıştır.[19]

Bundan sonra Safevi Devleti'ne karşı sefer yapmak için 200.000 kişilik bir orduyla Mart 1514'te Edirne'den yola çıktı. I. Selim ile I. İsmail arasında ilginç bir mektup düellosunun yaşandığı sefer sırasında I. Selim mektuplarını Farsça yazmış, I. İsmail ise Türkçe yanıt vermiştir. I. Selim Anadolu'dan geçerken istihbarat raporlarınca belirlenen yaklaşık 40 bin Kızılbaşı tespit ettirip öldürtmüştür. İdris-i Bitlisi'nin Selim Şahname adlı eserinde şu şekilde anlatıldı: