fiziksel çevre ile ilgli örnekler



Sagot :

anne baba dede annenane vb

 

Fiziks 1.2. Fiziksel Çevre(Abiyotik Faktörler)
cansız ortamda meydana gelen olaylar , canlı varlıkların yaşamlarını geniş ölçüde etkilerler. Örneğin, ısı,ışık,iklim özellikleri, hava ve su kütlelerinin hareketleri her canlıyı ayrı ayrı etkisi altına alır. Bu nedenle ekosferdeki canlıların coğrafi dağılımı çevre şartlarına bağlı olarak değişir.

1.2.1.Güneş Isınımı: Tüm canlılar yaşayabilmek için dışarıdan gelen bir enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bu enerji kaynağı güneştir. Güneş ekosistemde bulunan canlıların enerji kaynağıdır.

1.2.2. Sıcaklık: Dünyanın küresel biçimi nedeniyle güneş ışınımı yeryüzüne eşit şekilde dağılmaz. Buna bağlı olarak sıcaklıkta eşit şekilde dağılım göstermez.

1.2.3 Su: Dünyanın yüzeyinin ¾ ü sularla kaplıdır. Ancak canlıların faydalanabileceği su miktarı son derece sınırlıdır. Yeryüzündeki suların %95 ini okyanus ve denizlerdeki tuzlu sular oluşturur. İnsanların kullanabileceği tatlı su miktarı %0.36 oranındadır. Bu suların kaynakları genellikle göller ve nehirlerdir. Özellikle son 30 yılda dünya nüfusunun hızla artması suya olan ihtiyacı ve buna bağlı olarak su kirlenmesini de birlikte getirmektedir. Ülkemizdeki kullanılan su havzalarının bitkilendirilmesi kapsamında son yıllarda i çalışmalar devam etmektedir. İstanbul da İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin su havzalarının bitkilendirilmesi kapsamında son yıllarda havzalara milyonlarca bitki dikilmiştir.
Ülkemizdeki yıllık yağış ortalaması 670mm , en yüksek yağış ortalaması 1400mm ile Doğu Karadeniz de , en düşük ise 400 mm ile Kızılırmak ve Konya kapalı havzalarıdır. Kullanılabilir su kaynaklarımız 105milyar m3/yıldır. Bu oran son yıllarda su kaynaklarının hızla kirlenmesi sonucu azalmıştır.
Su kirliliğine neden olan faktörleri 3 grupta toplayabiliriz.(çevre kirlenmesi konusunda bu konu tekrar incelenecektir
1- Tarımsal çalışmaların sebep olduğu kirlilik tarımsal çalışmaların gereği olarak bitki hastalıklarıyla mücadele amacıyla uygulanan ilaçların, verimin artması için toprağa verilen kimyasal gübreleri ve otlaklardan oluşan yüzey akışı , erozyon ve torağın sürülmesi sonucu oluşan toz-toprak , hayvan gübresi, hayvan ve bitki atığı, katı ve sıvıların neden olduğu kirliliktir.
2- Endüstrinin sebep olduğu kirlilik, sularda organik ve inorganik maddelerin bulunmasıyla meydana gelen kirliliktir. Bunlar yağlar, karbonhidratlar, jelatin imal eden fabrika atıkları, tekstil ve kağıt fabrikası atıkları v.b.
3- yerleşim alanlarındaki atıkların sebep olduğu kirlilik. Kanalizasyon atıkları,çöpler v.b.

1.2.4. Toprak: Güneş ve su gibi toprakta canlıların yaşaması için son derece önemlidir. Tüm canlılar yaşamlarını toprağa bağımlı olarak sürdürürler. Toprak tüm bitki köklerinin ve toprak içi hayvanlarının yaşamlarını sürdürdüğü doğal bir kaynaktır. 
Toprakta yaşayan canlıların işlevleri ve toprağa eklenen organik maddeler toprağın özelliklerini değiştirir.sindirimleri sonucu toprağa kalsiyum karbonat eklerler. Baklagiller ise toprağa azot ekleyerek topağın kimyasal yapısını değiştirirler. Bakteriler ve mantarlar toprak içi canlıları oluştururlar. Bu canlılar gerekli enerjiyi ve karbonu doğrudan doğruya organik materyallerden sağlarlar. Bitki ve hayvan dokularını parçalayarak diğer canlıların kullanımına elverişli hale getirirler.
Bir bölgedeki bitki örtüsü toprağın yapısını etkiler. Bitki örtüsü azaldıkça yağışlar azalır, erozyon başlar. Sonuçta toprak verimi düşer, toprak kaybı görülür. Toprak her türlü yabancı maddeyi abserbe(emme) gücüne sahiptir. Ancak son yıllarda toprağa aşırı derecede yüklenme yapılmış toprağın bu maddeleri yok etmeye gücü kalmamıştır. Bu nedenle yaşam için çok büyük önem taşıyan kaynak hızla kirlenmiştir. Ayrıca hızlı nüfus artışı ,konut ihtiyacı, kullanılabilir toprak alanlarının azalmasına neden olmuştur. Bitki örtüsünün tahribi erozyonu körüklemiştir.
Toprağı korumak erozyonu önlemek için, ağaç dikimine hız vermek, toprağa verilen atık miktarını azaltmamız gerekmektedir. 
Ülkemizde yıllık toprak kayıplarının 5 milyon ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde her yıl 5 milyon ton civarında toprak ,20 cm derinliğinde 20000da üst toprak kaybına eşdeğer bulunmaktadır. Üretkenlik erozyona uğrayan bütün topraklarda belirli bir miktarda azalmaktadır. Üst toprak erozyona uğrarsa çoğunlukla zayıf yapı koşullarına sahip alt toprağın işlenmesi gerekir
Toprak üretimini artırmak için yapılan gübreleme bazı hallerde büyük sorunlar yaratabilmektedir.
Toprağı tanımadan ve analiz ettirmeden yapılan gübrelemeler toprakta kirlilik meydana getirip üretkenliği düşürebilir. İstanbul da bulunan parklarda ki toprağın analiz edilmesi ve buna bağlı olarak kullanılan gübrelerin seçimi için daha önce torak örnekleri alınıp bir çalışma yapılmış olup bu konuda daha detaylı çalışmalar devam etmektedir.