RAMAZAN ORUCUNUN İNSANIN BİREYSEL VE TOPLUMSAL HAYATIN KATKILARI NELERDİR?



Sagot :

Allah Teala, insanların hem dünya hem de ahiret mutluluğunu kazanmaları için emirler ve yasaklar koymuştur. İnsanlar bunları hayatlarında uyguladıkları sürece mutlu olurlar, huzurlu olurlar. Bunların yanı sıra Allah’ın rızasını da kazanırlar.

Müslümanların , Ramazan ayı girdikten sonra ibadetleri yoğunlaşır, gerek sosyal gerekse ruhi açıdan ivme kazanır. İşte, kazandığı bu ivmeyi, müslümanım diyen her fert, yıl boyunca muhafaza etmeye gayret sarfetmelidir. Güzellikleri elde etmenin ne kadar güç olduğu bu ruhi terbiye mevsiminde anlaşıldıktan sonra, elde edilenlerin heba olup gitmemesi için dikkat edilmelidir.

İslam Dini, bütün uygulamalarında olduğu gibi, oruç ibadetini de sistemli, uygulanması kolay, disiplinli bir hale getirmiştir. Oruç, Ramazan ayı boyunca tutulmak üzere hicri ikinci (M.624) yılında Medine’de, farz kılınmış bir ibadettir. Oruç ibadetinin bedeni olduğu kadar dini, sosyal ve ahlaki faydaları da vardır. Sevgili Peygamberimiz “Mide hastalık evidir, perhiz ise ilaçların başıdır. Her hastalığın kaynağı dolu midelerdir”, “Oruç tutan sıhhat bulur.” Sözleriyle bu noktalara dikkatimizi çekmektedir. Oruç bir ruh eğitimi, nefs islâhı, her sene uzun bir süre süren, ciddî bir tâlim ve terbiye devresi; geceli gündüzlü bir idman çalışmasıdır. 

İnsanın en büyük hataları, yanılgıları, yenilgileri, ayıpları, kusurları, suçları nefisten kaynaklandığı için senede bir ay onu terbiye için özel bir talime ihtiyaç vardır. Ramazan ayı geldiğinde, müslümanın kişiliğinde bir takım değişikliklerin olduğu gözlemlenmektedir. Bütün bunlar, oruç ayının getirmiş olduğu manevi havanın eseridir. Bu ay içerisinde görülen önemli bir sosyal olay da; diğer zamanlara nazaran işlenen suçların, içki tüketiminin, kumar ve benzeri alışkanlıkların önemli derecede azaldığıdır.

Oruçla ilgili olarak hadislerde bulunan ifadelere bakıldığında, orucun sayısız hikmet ve faydasının bulunduğunu görmekteyiz. Kısaca ifade edecek olursak, oruç ibadetinin kazandırdıklarından birkaçı şunlardır:
1-Allah Teala’nın rızası ve sevgisi kazanılmış olur.
2- Oruç tutarak aç kalan müslümanda şefkat ve merhamet duyguları gelişir.
3- Oruçlu; açlığa, susuzluğa ve sı-kıntılara karşı dayanma gücünü kaza-nır.
4- Orucun ruhumuza olduğu ka-dar bedenimize de faydaları vardır.
5- Ahlakımızı güzelleştirir.
6- İnsana sahip olduğu nimetlerin değerini öğretir.

Ramazan ayının böylesine eşsiz özellik ve güzelliği şu hadisle de dikkatimize sunulur: "Eğer insanlar Ramazan'daki özelliğini tam olarak farkına varabilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi!.." Samimi bir insan, Ramazan başında halis bir niyetle kendisine çekidüzen verir, geçmişindeki hataları, günahları artık bırakıp tam bir niyetle tövbe ederek Rabb'ine yönelirse, mazideki lekeleri silip süpürebilir.

Orucun Topluma Faydaları

Orucun kişi bakımından pek çok faydaları yanında toplumun huzuruna da sağladığı çok önemli faydaları vardır. 

Oruç, insanın şefkat ve merhamet duygularını geliştirerek bunun topluma sevgi ve yardım şeklinde yansımasını sağlar. 

Hayatında açlık nedir bilmeyen bir insan yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi anlayabilir mi? "Bir eli yağda, bir eli balda" olan varlıklı bir kimse yoksulların çektiği ızdırabı yüreğinde duyabilir mi? Elbetteki, gereği gibi duyamaz. 

Fakat oruç tutan kimse açlığın ne demek olduğunu bizzat tatmış olduğundan yokluk içinde kıvranan fakirlerin, kimsesizlerin çektikleri sıkıntıları içinde duyarak şefkat ve acıma duyguları gelişir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardım elini uzatarak sıkıntılarını giderir, toplumun huzur ve mutluluğuna katkıda bulunur. 

Dinimiz, bütün müslümanları tek bir vücut gibi kabul etmiş, müslümanların birbirlerinin dertleri ile ilgilenmelerini istemiştir. 

Peygamberimizin, "Yanıbaşında komşusu aç olduğu halde tok yaşayan, kâmil mü'min değildir" anlamındaki hadis-i şerifi, konunun önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz insanların en cömerdi idi. 
Ramazan ayında cömertliği doruk noktasına ulaşır, elinde ne varsa yoksullara dağıtırdı. 
Peygamberimizin mubarek hanımı Hz. Aişe diyor ki: "Allahü teâlânın Rasûlü üç gün peşpeşe karnını doyurmamıştır. İsteseydi doyururdu. Lâkin o, yoksulları doyurup kendisi aç kalmayı tercih ederdi." 

Onun ahlâk ve fazilet dolu yaşayışını örnek alan müslümanlarda da aynı davranışları sergilemek zorundadır.

Oruç yardımlaşma ve dayanışma duygusunu geliştiren bir ibadettir. Oruç tutan varlıklı bir kimse yoksulluğun ne olduğunu aç ve susuz kalarak daha iyi öğrenir. Bu sayede yoksulluğun sıkıntısını bizzat yaşar Yoksulların yaşadığı güçlüklerin farkına varır. Yoksullara daha çok yardım yapmayı arzular. Yapılan bu yardımlar insanlar arasında sevgi ve saygı bağlarını kuvvetlendirir. Cömertlik duygularını geliştirir.

Bunun yanında ramazan ayında kurulan iftar ve sahur sofraları kılınan teravih namazları ve mukabele gibi dini uygulamalar toplumdaki bireyleri birbirine yakınlaştırır. Ayrıca dinimizin emrettiği mali ibadetlerden biri olan fitre bu ayda verilir. Zenginler zekâtlarını bu ayda vermeye özen gösterirler. Bu durum toplumda büyük bir yardımlaşma ve dayanışma ortamı oluşur.