Sagot :
78 meclisteki kadın sayısını
Türk Dil Kurumu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti adı ile 12 Temmuz 1932'de Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulmuştur. Kurumun kurucuları, hepsi de milletvekili ve dönemin tanınmış edebiyatçılarıolan Samih Rıfat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri'dir. Kurumun ilk başkanı Sâmih Rif'at'tır. Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin gereği, "Türk dilinin öz güzelliğini ve varsıllığını ortaya çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek" olarak belirlenmiştir. Atatürk'ün sağlığında, 1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim organları seçilmiş, hem dil siyasetibelirlenmiş, hem de bilimsel bildiriler sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül - 5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan Birinci Türk Dili Kurultayı sonunda Kurumun "Lügat-Istılah, Gramer-Sentaks, Derleme, Lenguistik-Filoloji, Etimoloji, Yayın" adları ile altı kol hâlinde çalışmalarını sürdürmesi kabul edildi.
1. Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak;
2. Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak.
Atatürk'ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı araştırmaları bizzat inceleyerek, dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde araştırmalar yapmaya yönlendirmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları olan Göktürk yazılı metinlerin ilk iki cildi onun sağlığında yayımlanmış; 1940'larda yayın hayatına çıkabilen Divanü Lügati't-Türk, Kutadgu Bilig gibi yapıtlar üzerinde de yine onun sağlığında çalışılmaya başlanmıştır. Daha sonra birçok cilt hâlinde ortaya çıkacak olan Tarama ve Derleme Sözlüğü'yle ilgili çalışmalar da Atatürk'ün sağlığında başlamıştır. Tarama Sözlüğü, 13. yüzyılda başlayan Batı Türkçe'sinin eski eserlerinin taranmasıyla; Derleme Sözlüğü, Anadolu ağızlarında kullanılan kelimelerin derlenmesiyle oluşturulmuş büyük sözlüklerdir. Çağdaş Türkçenin dilbilgisi, sözl��ğü, yazımı ve terimleriyle ilgili çalışmalar da Atatürk tarafından ilgiyle izlenmiştir.
Türk Dil Kurumu'nun kuruluşuyla birlikte çağdaş Türkçede çok hızlı bir arılaştırma akımı da başlamıştır. Bizzat Atatürk'ün öncülük ettiği, Türk dilinin yabancı kökenli sözlerden temizlenmesi akımı 1935 yılına kadar sürmüş; halkın diline girip yerleşmiş sözcüklerin dilden atılması işleminden bu tarihte vazgeçilmiştir. Atatürk'ün ölümünden sonra öz Türkçe akımı Türk aydınları arasında sürekli tartışılan bir konu olmuş ve özellikle 1960'tan sonra Türk Dil Kurumu bu akımın öncülüğünü yapmaya devam etmiştir. 1980'den sonra tartışmalar durulmuş, bilimsel çalışmalar hız kazanmıştır.
Atatürk, ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'na bırakmıştır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk'ün mirasından karşılanmaktadır. Türkiye'nin en büyük bankalarından biri olan Türkiye İş Bankası sermayesinin %28,9'unu oluşturmaktadır.
Türk Dil Kurumu'nun yapısıyla ilgili ilk önemli değişiklik 1951 yılındaki olağanüstü kurultayda yapılmıştır. Atatürk'ün sağlığında Millî Eğitim Bakanı'nın kurum başkanı olmasını sağlayan tüzük maddesi 1951'de değiştirilmiş; böylece kurumun devletle bağlantısı koparılmıştır. İkinci önemli yapı değişikliği 1982-1983 yıllarında gerçekleştirilmiştir. 1982'de kabul edilen ve şu anda da yürürlükte olan Anayasa ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, bir Anayasa kuruluşu olan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınmış; böylece devletle olan bağlar yeniden ve daha güçlü olarak kurulmuştur.
Türk Tarih Kurumu; Türk ve Türkiye tarihinin bilimsel yönden incelenmesi, en yeni verilere dayanılarak araştırılması ve Türklerin dünya uygarlığına olan katkılarının ortaya çıkarılması amacıyla çalışmaları yürüten kurumdur. Türk Tarih Kurumu, Atatürk’ün öncülüğünde 1930′da Ankara’da Türkocağı Merkez Heyeti’ne bağlı olarak kuruldu. Kurumun o günkü adı, Türkocağı Türk Tarihi Tetkik Encümeni idi. 16 üyeden oluşan bu encümenin ilk işi Türk tarihini yeni bir açıdan inceleyerek Türk Tarihinin Anahatları adlı bir kitabı yayımlamak oldu. Türk Ocaklarının kapatılmasından sonra encümen üyeleri 15 Nisan 1931′ de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurdular. Böylece kurum dernek statüsünü kazanmış oldu. 1935′te de kurumun adı Türk Tarih Kurumu olarak değiştirildi.
Türk Tarih Kurumu’nun temel amaçlarına kurumun tüzüğünün 4. maddesinde yer verilir. Buna göre kurumun amacı, Türk ve Türkiye tarihine ilişkin araştırmaların yapılması, yabancı kaynakların Türkçeye çevrilmesi, bilimsel toplantılar ve kongreler düzenlenmesi, bu konudaki bilimsel çalışmaların dergi ve kitap biçiminde yayımlanması vb çalışmaları yapmak ve yaptırtmaktır. Ayrıca Anadolu kültürünün etkinliğini ve bunu Orta Asya’ya bağlayan yolları ortaya çıkarmak ve eski uygarlıkların Anadolu’daki kalıntılarını araştırmak üzere kazılar yapmak kurumun görevleri arasındadır. Bundan başka Türk Tarih Kurumu tarafından etnografya ve folklararaştırmalarına da büyük bir önem verilir. 1942′de kurulan Türk Tarih Kurumu Basımevi ise bu alandaki bilimsel çalışmaların bilim dünyasına sunulması açısından önemli bir işlevi üstlenmektedir. Kurumun 1967′de hizmete giren yeni binasında bulunan kütüphane, konferans ve toplantı salonu gibi bölümleri ise tarih araştırmacılarının çalışmalarına önemli katkılar sağlar. 12 Eylül 1980′den sonra Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu (11 Ağustos 1983 tarih 2876 sayılı yasayla) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu içinde birleştirildi.
Thank you for visiting our website wich cover about Sosyoloji. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.