KONUŞMA, GÖRME, İŞİTME VE ORTOPEDİK ENGELLİ OLAN ÇOCUK VE YETİŞKİNLERİN YAŞADIKLARI ZORLUKLAR



Sagot :

Engelli bireyler yaşadıkları toplum içinde psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar, engelli ve ailesinin bu durumla yüz yüze gelmesiyle başlamakta zaman geçtikçe içinden çıkılmaz bir hal almaktadır.

Engelli bireyin yaşadığı sıkıntılar ve zorluklar hem aile hem de sosyal çevresinde kendini gösterir. Engellilerin yaşadığı en büyük sıkıntı ayrımcılığa uğramadır.Örneğin, engellilerin üretime katılamaması dolayısıyla işsizlik sorunu yaşaması en temel sorunları olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra temel insani hizmetler (eğitim, sağlık, barınma, sosyal güvenlik, istihdam)den fırsat eşitliği temelinde yeterince yararlanamamaları da onların engelli olarak damgalanması, ayrımcılığa uğraması ve dışlanması boyutunda değerlendirilmelidir.

Bu bildiride,  engelli bireylerin ve ailelerinin sorunlarla yüzleşmesi, verdikleri tepkiler, kabul etme süreçleri, sorunun çözümüne katılmasının yanı sıra, toplumun engellilere bakış açısı, tutum ve davranışları, onların yaşadıkları toplumdan dışlanmalarına yol açan faktörler, fiziksel çevrede karşılaştıkları sorunlar, eğitim ve istihdam alanındaki yaşadıkları güçlükler ve tüm bunların giderilmesi için ihtiyaç duyulan çalışmalar ele alınmaktadır. Ayrıca, engellinin sorun yaşadığı ilk andan çözüm evresine kadar geçen aşamalarda, sosyal hizmetin, diğer disiplinlerle ekip çalışması halinde sorunlara daha kalıcı çözümler üretmesi süreci de irdelenmektedir. Engelliliğin  herkes tarafından kabul edilen ortak bir tanımı ya da sınıflandırılmasından söz etmek olanaklı değildir.Ancak yine  de  en  genel tanımı şu şekilde yapılabilir ;  Daha önceden özürlü, “bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinde belirli oranda fonksiyon kaybına neden olan organ yokluğu ve bozukluğu sonucu, toplumsal rolünü gerçekleştirebilmesi için bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi” (27.0S.1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu; m.3 c) olarak ele alınırken bugün “doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon. danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kişi ” (30.05.1997 tarih ve 572 sayılı KHK’nin 5. maddesiyle 2828 sayılı Kanun’un m.3 c’nin değiştirilmesi.) olarak tanımlanmaktadır.Yapılan tanımlamanın aksine özürlülerin belirli kesimi her yerde ve her zaman sürekli olarak başkalarının yardımına, himayesine ve bakımına ihtiyaç duymamaktadır.(1)Çeşitli nedenlere dayalı olarak ortaya çıkan engelliliğe bağlı olarak  engelli birey ve ailesi çeşitli ihtiyaçlara sahip olmakta , psikososyal ve ekonomik sorunlar yaşayabilmektedir.Bu sorunların niteliği ve niceliği ülkeden ülkeye değişmekle birlikte , yine de her toplumda engelli bireylerin belli sorunları yaşamaları kaçınılmaz gibi görünmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan 2002 Özürlüler

Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizdeki toplam nüfusun % 12,29’unu özürlü vatandaşlar

oluşturmaktadır. 8 milyon 431 bin 937 toplam özürlü vatandaşın %9,7’si süreğen hastalığı olan; %1,25’i ortopedik, %0,48’i zihinsel, %0,38’i dil ve konuşma, %0,37’si işitme, %0,6’sı görme özürlü bireylerden oluşmaktadır. (Stratejik Plan.16,37).Özürlü vatandaşlar için en önemli sorunların başında istihdam gelmektedir. Her beş özürlüden yalnızca biri (%21.7) işgücü piyasasında yer almaktadır. Erkek özürlüler için %32,2 ve kadın özürlüler için ise % 6.7 olan bu oran, kentlerde %25,6 ve kırsal alanda %17,7’dir.(Stratejik Plans.16-17). Özürlülerin işgücüne katılma oranındaki düşüklüğün en önemli sebepleri; eğitimli ve bir meslek sahibi olmuş özürlü kişi sayısının azlığı, toplumun özürlü kişilere önyargılı bakışı, ulaşılabilirlik sorunları, işyerlerinde uygun ortamın yaratılamaması, işverenlere teşvik ve ceza

uygulamasının etkin işlememesidir. Özürlülerin eğitim olanakları açısından karşılaştıkları engellerin daha sonra istihdamları açısından da sorun yaratması dikkat çekicidir. 2002 Türkiye Özürlüler Araştırmasına göre özürlülerin % 21’inin okur-yazar olmadığı görülmektedir. Özürlülerin yalnızca % 13,7’si mesleki eğitimden faydalanmaktadır.