Sagot :
Unutkanlık hepimizin zaman zaman yaşadığı bir sorundur. Fakat, unuttuklarımızı hatırlamamız uzun sürmez. Çoğu stresli iş ortamı, yorgunluk gibi faktörlerden kaynaklanır. Bunlar basit unutkanlıklardır. Günlük yaşamımızı etkileyen bir problem değildir.
Alzheimer, yaş ilerledikçe unutkanlıkla ortaya çıkan, hafıza, konuşma gibi durumlarda sorunlar yaşanan, günlük yaşamın gerektirdiklerini uygulayamama gibi problemlere yol açan bir hastalıktır.
Geri dönüşümü olmayan ve ilerleyen bir hastalık olan alzheimer, halk arasında bunama olarak bilinir. Beynin fonksiyonlarında bozukluk vardır. Hastanın düşünmesinde sorun ortaya çıkar. Alzheimer, ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldükten 7-8 yıl sonra ölüme yol açabilmektedir.
Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Bölümünden Prof.Dr. Türker Şahiner son dönemde yapılan klinik araştırmar doğrultusunda depresyon ve Alzheimer hastalığı arasındaki ilişkiye açıklık getiriyor. Depresyon Alzheimer Hastalığı’nın erken bulgusu mu ? Zemin hazırlayan bir faktör mü ?
Alzheimer hastalığının sırları son araştırmalar ile daha anlaşılır hale geliyor. Hastalığın nasıl oluştuğunu ve nasıl hasar yarattığını artık daha iyi biliyoruz. Beyinde biriken “amiloid beta” türü protein molekülleri hastalığın temel sebebi olarak görülüyor. Bu durum damar sertliği yaratarak kalp ve beyin damar hastalıklarına yol açan “kolesterol” un damarda birikmesine benzetilebilir.
Amiloid beta damarları tıkamıyor ancak beyin hücrelerinin ölümüne neden oluyor. Bu yıl Alzheimer tanı kriterleri değişti ve tanıda bu proteinin ölçüm değerlerinin kullanılabileceği kabul edildi. Ayrıca bellek için çok önemli bir beyin bölgesi olan “ hippokampus” denilen bölgenin artık MR da hacminin ölçülmesi tanı ve takip için kullanılabiliyor. Beyin MR ında “Hippokampus” hacmi azalan bireylerin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Ancak son zamanlarda en ilginç araştırma sonuçlarından birisi beyinde üretilen bu proteinin normal durumda görevi nelerdir sorusunun yavaş yavaş yanıt bulmasıydı. Aslında bu proteinin en önemli görevi yeni “sinaps” yapmak. Yani yeni bir şey öğrendiğimizde beyin hücreleri yeni bağlantılar oluşturuyor. İşte amiloid beta bu bağlantıları kolaylaştırıyor.
Depresyon ile Alzheimer ilişkisi de bu yeni araştırma sonuçları ile daha açıklığa kavuşuyor. Bugüne değin Alzheimer hastalığının bellek kusurları henüz ortaya çıkmadan önce psikiyatrik bulguların özellikle depresyonun görüldüğünü iyi biliyorduk. Yani aktif çalışan yaşlı bir bireyin erken bir emeklilik dönemine girerek sakin bir yaşama girmesi bazen depresyona neden olmakta ve sonra bazı bireylerde bu durum Alzheimer tipi bunama ile devam etmesi sık rastlanan bir hastalık öyküsüdür.
Yeni çalışmalar da genç yaşlarda plazma amiloid beta 42 seviyesinin plazmada düşük olarak bulunmasının ileri yaşlarda depresyona zemin hazırlayan önemli bir neden olarak görülüyor. Bu konuda ilk çalışma “Alzheimer Dis Assoc Disorder” dergisinde yayımlandı ve aynı çalışma da Alzheimer için bireyin genetik riski yüksek olmasa bile eğer amiloid beta seviyesi düşük ise depresyona daha kolay yakalandıkları gösterildi. Yani artık ruhsal yakınmalar ile amiloid beta düzeyi arasında bir ilişki olduğunu biliyoruz.
Tüm bu sonuçlarla kısaca şunu söyleyebiliriz. Depresyon sizden ne kadar uzaksa Alzheimer o kadar zor yanınıza yaklaşabilir. Beynin en önemli besin kaynağının neşe olduğunu unutmamalıyız.
Amiloid beta damarları tıkamıyor ancak beyin hücrelerinin ölümüne neden oluyor. Bu yıl Alzheimer tanı kriterleri değişti ve tanıda bu proteinin ölçüm değerlerinin kullanılabileceği kabul edildi. Ayrıca bellek için çok önemli bir beyin bölgesi olan “ hippokampus” denilen bölgenin artık MR da hacminin ölçülmesi tanı ve takip için kullanılabiliyor. Beyin MR ında “Hippokampus” hacmi azalan bireylerin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Ancak son zamanlarda en ilginç araştırma sonuçlarından birisi beyinde üretilen bu proteinin normal durumda görevi nelerdir sorusunun yavaş yavaş yanıt bulmasıydı. Aslında bu proteinin en önemli görevi yeni “sinaps” yapmak. Yani yeni bir şey öğrendiğimizde beyin hücreleri yeni bağlantılar oluşturuyor. İşte amiloid beta bu bağlantıları kolaylaştırıyor.
Depresyon ile Alzheimer ilişkisi de bu yeni araştırma sonuçları ile daha açıklığa kavuşuyor. Bugüne değin Alzheimer hastalığının bellek kusurları henüz ortaya çıkmadan önce psikiyatrik bulguların özellikle depresyonun görüldüğünü iyi biliyorduk. Yani aktif çalışan yaşlı bir bireyin erken bir emeklilik dönemine girerek sakin bir yaşama girmesi bazen depresyona neden olmakta ve sonra bazı bireylerde bu durum Alzheimer tipi bunama ile devam etmesi sık rastlanan bir hastalık öyküsüdür.
Yeni çalışmalar da genç yaşlarda plazma amiloid beta 42 seviyesinin plazmada düşük olarak bulunmasının ileri yaşlarda depresyona zemin hazırlayan önemli bir neden olarak görülüyor. Bu konuda ilk çalışma “Alzheimer Dis Assoc Disorder” dergisinde yayımlandı ve aynı çalışma da Alzheimer için bireyin genetik riski yüksek olmasa bile eğer amiloid beta seviyesi düşük ise depresyona daha kolay yakalandıkları gösterildi. Yani artık ruhsal yakınmalar ile amiloid beta düzeyi arasında bir ilişki olduğunu biliyoruz.
Tüm bu sonuçlarla kısaca şunu söyleyebiliriz. Depresyon sizden ne kadar uzaksa Alzheimer o kadar zor yanınıza yaklaşabilir. Beynin en önemli besin kaynağının neşe olduğunu unutmamalıyız.
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.