türkiyede kitap okuma oranı ile ilgili kısa bir makale



Sagot :

KUMA ÖZÜRLÜ BİR TOPLUM MUYUZ?

 

Değerli okurlarım yazdan beri,yoğun iş yükü altında ve bazı sağlık sorunlarım nedeniyle,çok arzu edip yazmak istememe rağmen,eğitim ile ilgili makalede şiirde  yazamadım ve sitede duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşamadım. Biliyorum ve inanıyorum ki bu mazeretler mazeret de değildir. Okumak ve yazmak için iş yükü, zaman yetersizliği mazeret de olmamalıdır diye düşünüyorum. Bu sitede bakıyorum yazdan beri yayınlanan makalem hala aynı duruyor, bu beni üzüyordu tabiî ki. Bu gün okuma yazma konusu üzerinde bir makale yazmaya karar verdim ve bu konudaki duygularımı düşüncelerimi sizlerle paylaşıyorum.

Eğitim ailede başlayan okullarda ve yaşamda devam eden bir süreçtir. Okuma alışkanlığı kazanma da ailede başlar okullarda ve yaşamda devam eder. Son yıllarda gerek Cumhurbaşkanlığımız, gerek Milli Eğitim Bakanlığımız ve hatta ilimizde Milli Eğitim Müdürlüğümüz ard arda okuma kampanyaları başlatıp yürütmektedirler.Bu kampanyalar, kitapla buluşma kampanyası, 100 temel eser okuma,okullarımızda okuma saatinin ayrılması… gibi çalışmalar öğrencilerimizin ve toplumumuzun okuma alışkanlığı kazandırılması amacıyla ve okumanın sürekliliğini sağlama amacıyla düzenlenmiş ve uygulanmaktadır.

Okumaz yazmazlığımız, okuma ve yazma özürlü olmamız millet olarak toplum olarak kronik bir hal almış durumdadır. Artık kronik bir okumama hastalığa yakalanmış durumdayız. Okumuşu cahili, kültürlüsü kültürsüzü, eğitimlisi eğitimsizi, öğretmeni, öğrencisi, köylüsü esnafı çiftçisi okuma özürlü. Ayda bu ülkede kaç öğretmen kaç kitap okuyabiliyor, kaç öğrenci, kaç esnaf, kaç yönetici, kaç okul müdürü, kaç çiftçi, kaç kitap okuyabiliyor acaba? Yemek yemekle nasıl insanın hücreleri gıda alıp besleniyorsa, kitap okumakla da insanın zihni, beyni, duyguları beslenir ve insan okuduğu oranda kelime dağarcığını, güzel ve etkili konuşmasını geliştirebilir.Günlük gazete okumak ve  gazetelerin başlıklarını göz atmak değildir okumak. Okuma özürlü toplum olmamız, düzenli ve devamlı  okuma alışkanlığını ve okuma zevkini okullarımızda ve ailede çocuklarımıza kazandırmamak gibi bir sorundan kaynaklanıyor. Halbuki kitap okumanın çocuklarımızın gelişimindeki yararı o kadar büyük o kadar çok önemlidir ki…

 

alıntı

Kitap okumayamama konusunda hepimizin bahanesi hazırdır:
Kitaplar çok pahalı
İşten geldim, yorgunum
Öğrenciyiz abi !
Oku oku nereye kadar?
...ve daha birçoğu
Bu sözler en genel tavırlarımız. Kendimi örnek verirsem, ancak son birkaç senedir orjinal kitap alma imkanım oldu. Üniversite yılları, korsan kitaplar, kitap fotokopileri etrafında koşmakla geçti.

Okuduğumuz kitapların içeriğide çok nitelikli değil açıkcası. Türkiye'de okunan kitaplara da bakarsanız, "siyaset, aşk, cinsellik " gibi birkaç temaya sıkışmıştır. Popüler kültürün önümüze sürdüğü kitaplar... Günde ortalama 5 saat TV seyreden bir toplumuz. Bu zamanı TV'ye ayıran bizler, her gün birkaç sayfa okuma zahmetine katlanamıyoruz. Ne garip değil mi? Yukarıdaki basit bahanelerimiz diziler, filmler için geçerli olmuyor çoğu zaman. Diğer açıdan, internet insanoğluna sınırsız olanaklar sunarken, gençlerimizi/çocuklarımızı asosyal bireyler haline getirmiyor mu? İnternete ayırdığımız zamanı, kitaplara ayırabiliyor muyuz?
Bütün bu sorular/sorunların ardından Türkiye'nin okuma karnesine bir bakalım:

* Egitim-Sen`in bir arastirmasina gore, ogretmenlerin yuzde 8`i hic kitap okumuyor. Yuzde 39`u ise bu konuda bilgi vermek istemiyor. Yuzde 28`i ayda bir kitap aliyor.

* Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Kurucu Genel Başkanı - Yazar Mehmet Doğan'a göre: "Ülkemizde 10 bin kişiden 3 kişi yılda 10 ve üzerinde kitap okuyorsa kitap kurdu sayılıyor."

* Çukurova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İbrahim Ortaş konuyla ilgili ele aldığı makalede “Devlet kitap okumayı kötü gösterdi” alt başlığıyla doğrudan bir eleştiri getiriyor. Ortaş makalesinde şöyle devam ediyor : "12 Eylül sonrası kitap okumak kamuoyuna zararlı diye tanıtıldı. Kim gerçekten suçlu ve zararlı tespiti yapılmadan, özellikle de okuyan ve düşünen kişiler bu süreçte hep mağdur duruma düşürüldü. Maalesef ülkemizde gelişen dinamik gençliğin eleştiri yapma şansı elinden alınarak sistemi eleştirmeyen ve kabullenen bir gençlik yaratıldı. Çok genç yaşta evden başlayarak sürekli dövülen, 'Sus sen bilmezsin,' 'aklın ermez,' 'büyüğüne saygı,' 'otoriteye saygı' kişinin kişiliğini önemli ölçüde zedelemiştir. Kitap okuma alışkanlığı kazanamamış toplum ne yapacağını bilemeyecektir. Kitapların bir taraftan yasaklanması, diğer taraftan yayıncıların yasaklanması yanında pahalı olması kitap okumanın önündeki en büyük engeller olarak görülüyor.”

* Bağımsız Eğitimciler Sendikası'ndan yapılan açıklamaya göre, kitap okuma oranının yüzde 4,5 olduğu Türkiye'de yılda sadece 23 milyon adet kitap basılıyor. Japonya'da ise bir yılda basılan kitap adedi 4 milyar 200 milyon. AB ülkelerinde yıllık kitap harcaması 500 dolarken Türkiye'de bu rakam 2 dolar düzeyinde seyrediyor.

* Gazi Üniversitesi'ndeki 1915 öğretim üyesiyle yapılan araştırmaya göre : Öğretim üyelerinin yüzde 21.9'u sadece akademik yayın okuyor. Yüzde 56.2'si ayda bir-iki kitap okuyor.

SAYISAL VERİLER
Türkiye’de kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkelerinin gerisinde kalmış durumda.
» Japonya’da toplumun % 14’ü,
» Amerika’da %12’ si,
» İngiltere ve Fransa’da % 21’i düzenli kitap okur iken,
» Türkiye’de durum % 0,01 yani on binde bir.
» Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da kitap ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye’de bu rakam 2000- 3000 civarında basılmaktadır.
» Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Rapor’unda kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.



Çocuk Vakfı Çocuk Edebiyatı Okulu, 8 Eylül Temel Okur Yazarlık günü nedeniyle Türkiye'nin Okuma Alışkanlığı Karnesi isimli bir çalışma hazırladı. Hazırlanan çalışmayla Türkiye'nin okuma haritası ortaya çıktı. Türkiye'nin ortaya çıkan okuma karnesi ise zayıflarla dolu. Araştırmaya göre, nüfusun yüzde 88'i okuryazar. Diğer çarpıcı sonuçlar şöyle :

* Türkiye de çocuklar okuma becerileri açısından 35 ülke arasında 28.
* İhtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada
* Türkiye'de öğrencilerin sadece yüzde 19'u 25'ten fazla kitaba sahip.
* Türkiye'de kitaba yılda harcanan para 45 sent.
* Kütüphaneye gidenlerin sadece yüzde 8'i kitap okumaya gidiyor.
* Öğretmenlerin yüzde 33.4'ü düzenli kitap okuyor.
* Anne baba çaba harcamıyor
* Sadece dört anne babadan biri çocuklarının okuma alışkanlığını geliştirmek için çaba harcıyor.
* En çok basılan yerli beş kitap : Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca Fıkraları, Türk Masalları, Dede Korkut Hikâyeleri, Ömer Seyfettin'in Hikâyeleri.
* En çok basılan yabancı kitaplar La Fontaine Fablları , Ezop Masalları, Andersen Masalları, Çocuk Kalbi...


Bu kadar veriden sonra kendimizi tekrar sorgulayalım. Gelişme arzusunu yıllarca içinde taşıyan bir toplum olarak kitap okuma alışkanlığı kazanmayı ne zaman önemseyeceğiz?
Okumak, anlamak, anlatabilmek... Bu kavramların hepsi kitap okuma alışkanlığında yatıyor. Kendi çözümsüzlüğümüzü kendimiz yaratmayalım. TV alışkanlığımıza, eğlenceye biraz daha az zaman ayırarak, bu toplumu hep beraber geliştirelim. Çocuklarımıza, ailemize de bu alışkanlığı kazandıralım.
Artık uyanma vaktidir...
Üzeyir KADIOĞLU