türk-islam devletlerinde askeri alanda eski Türk devletlerinden farklı olarak getirilen yenilik?



Sagot :

Maveraünnehir: “İki nehir arası” anlamına gelen bir coğrafya terimidir. Orta Asya’da, Ceyhun (Amu Derya) ve Seyhun (Siri Derya) arasında tarihi bölgedir. Bugün Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasında bölünmüştür. Maveraünnehir’deki Semerkant ve Buhara kentleri önemli kültür merkezleridir.

Gök Tanrı: Türkler arasında İslamiyet’ten önce yaygın olarak görülen dini inanç. Bu inanç sisteminde Tanrı insan yaşamına doğrudan karışır, buyruklar verir, iradesine boyun eğmeyenleri cezalandırır, insanlara bağışladığı iktidarı (kut) değerini bilmeyenlerden geri alır. Yaşam verici ve yaratıcıdır, ölüm de Tanrı’nın iradesine bağlıdır. Gök Tanrı inancı İslamiyet’e çok yakın olup semavi dinlerin izlerini taşımaktadır. Bu durum Türklerin İslamiyet’e girişini kolaylaştırmıştır.

Uçmağ: İslamiyet’ten önce Türklerin inancında öldükten sonra insanların yaptıkları iyiliklerden dolayı ruhlarının gittikleri yer, cennet.

Tamu: İslamiyet’ten önce Türklerde öldükten sonra kötülerin cezalandırıldığına inanılan yer, cehennem.

Divan-ı Lügati’t-Türk: Karahanlı Türklerinden dil bilgini Kaşgarlı Mahmut tarafından Türkçe’nin Arapça’dan üstün olduğunu ortaya koymak ve Araplara Türkçe öğretmek için yazılan sözlük.

Kutadgu Bilig: Karahanlılar Dönemi’nde Yusuf Has Hacib’in ideal devlet yönetimini anlattığı “mutluluk veren bilgi” adındaki eseri.

Sultan: İlk kez Gazneli Mahmut tarafından kullanılan unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarına gelmektedir. Hilafet, Abbas sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm Devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denilmiştir.

 

Türklerin Müslümanlarla İlk Karşılaşmaları:

                İslamiyet’in ortaya çıktığı dönemlerde Orta Asya’da Kök Türk Devleti yıkılmış, yerine birçok yeni Türk devleti kurulmuştu. Bu devletlerin büyük çoğunluğu, Gök Tanrı, Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinleri benimsemişlerdi.

Hz. Ömer döneminde İran’da ki Sasani Devleti’nin fethedilmeye başlanmasıyla İslâm orduları Türklerin yaşadığı Horasan bölgesine kadar geldiler. Böylece ilk defa Türklerle Müslümanlar komşu oldular.

                Hz. Osman döneminde de İslâm orduları Türklerin yoğun olarak yaşadığı  

 

KAVRAM BİLGİSİ            :

Maveraünnehir: “İki nehir arası” anlamına gelen bir coğrafya terimidir. Orta Asya’da, Ceyhun (Amu Derya) ve Seyhun (Siri Derya) arasında tarihi bölgedir. Bugün Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan arasında bölünmüştür. Maveraünnehir’deki Semerkant ve Buhara kentleri önemli kültür merkezleridir.

Gök Tanrı: Türkler arasında İslamiyet’ten önce yaygın olarak görülen dini inanç. Bu inanç sisteminde Tanrı insan yaşamına doğrudan karışır, buyruklar verir, iradesine boyun eğmeyenleri cezalandırır, insanlara bağışladığı iktidarı (kut) değerini bilmeyenlerden geri alır. Yaşam verici ve yaratıcıdır, ölüm de Tanrı’nın iradesine bağlıdır. Gök Tanrı inancı İslamiyet’e çok yakın olup semavi dinlerin izlerini taşımaktadır. Bu durum Türklerin İslamiyet’e girişini kolaylaştırmıştır.

Uçmağ: İslamiyet’ten önce Türklerin inancında öldükten sonra insanların yaptıkları iyiliklerden dolayı ruhlarının gittikleri yer, cennet.

Tamu: İslamiyet’ten önce Türklerde öldükten sonra kötülerin cezalandırıldığına inanılan yer, cehennem.

Divan-ı Lügati’t-Türk: Karahanlı Türklerinden dil bilgini Kaşgarlı Mahmut tarafından Türkçe’nin Arapça’dan üstün olduğunu ortaya koymak ve Araplara Türkçe öğretmek için yazılan sözlük.

Kutadgu Bilig: Karahanlılar Dönemi’nde Yusuf Has Hacib’in ideal devlet yönetimini anlattığı “mutluluk veren bilgi” adındaki eseri.

Sultan: İlk kez Gazneli Mahmut tarafından kullanılan unvan. “Padişah, hakan, han, hükümdar” anlamlarına gelmektedir. Hilafet, Abbas sultanlarında bulunduğundan, bunlara mecazen halife, diğer büyük İslâm Devletlerinin emirlerine, hükümdarlarına sultan denilmiştir.

 

Türklerin Müslümanlarla İlk Karşılaşmaları:

                İslamiyet’in ortaya çıktığı dönemlerde Orta Asya’da Kök Türk Devleti yıkılmış, yerine birçok yeni Türk devleti kurulmuştu. Bu devletlerin büyük çoğunluğu, Gök Tanrı, Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinleri benimsemişlerdi.

Hz. Ömer döneminde İran’da ki Sasani Devleti’nin fethedilmeye başlanmasıyla İslâm orduları Türklerin yaşadığı Horasan bölgesine kadar geldiler. Böylece ilk defa Türklerle Müslümanlar komşu oldular.

                Hz. Osman döneminde de İslâm orduları Türklerin yoğun olarak yaşadığı Maveraünnehir’e ulaştılar. Böylece İlk Türk – Arap mücadelesi yani savaşları başlamış oldu.

                Türklerle Müslümanlar arasında ki en yoğun ilişkiler Emeviler döneminde oldu. Emevilerin Orta Asya’ya girmek istedikleri dönem 2.Göktürk Devleti’nin kuruluş yıllarıydı.

                Emeviler bölgede İslâmiyet'i yaymaktan çok, yeni zaferler peşinde koşmuşlar; Müslüman olmalarına rağmen yerli halka ağır vergiler yüklemişlerdi. Bu sebeple ilk karşılaşma pek dostça olmamış ve Türklerle Araplar arasında küçük çapta çarpışmalar cereyan etmiştir. Özellikle Kuteybe bin Müslim'in Horasan valiliğine getirilmesiyle mücadele iyice kızışmıştır (705).  Emevilerin uyguladıkları Arap Milliyetçiliği Politikası Türklerin İslâmiyet’ten uzak durmalarına sebep olmuştur.

        Kuteybe bin Müslim'in Maverâünnehir 'in doğusuna düzenlediği akınlara karşı Türgeş Beyleri güçlü bir direnme göstermiştir. Göktürklerin batı kanadında yer alan Türgeşler, Arapları savunmaya çekilmeye zorlamış ve bu mücadele Göktürklerin yıkılmasına kadar devam etmiştir (745 ).

        Göktürk hâkimiyetinin sona ermesiyle Türk toprakları doğudan Çinliler, batıdan Arapların ilerlemesine maruz kalmıştır. Bu dönemde Maverâünnehir bölgesinin savunmasını, Türgeşlerden sonra Karluk Türkleri üstlenmiştir.

        Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara karşı âdil ve eşit davranmamaları huzursuzluğu arttırmıştı. Emevi iktidarını yıkmak isteyenlere Farslar ve Türkler destek verdiler ve böylece Emevi Arap Devleti yerine Abbasi Arap Devleti kuruldu (750). Türkler, adil yönetim gösteren Abbasi Devleti'ni daha çok benimsemişler, yeni yönetime daha sıcak bakmışlardır.

 

TALAS SAVAŞI – 751 - : Abbasi İslâm Ordusu+Türkler X Çin

                Sebep: 1- Göktürk Devleti’nin yıkılmasını fırsat bilen Çin ile İpek Yolundan daha fazla yararlanmak isteyen Abbasilerin Orta Asya’da ki güç mücadelesi ,

                2- Çin karşısında zor durumda kalan Karluk Türklerinin Abbasi Devleti’nden yardım istemesi,

Abbasilerin Horasan valisi olan Ebû Müslim, komutanlarından Ziyad ibni Salih'i bölgeye gönderdi. Arap ordusu ile batı bölgesinin genel valisi komutasındaki Çin ordusu Talas ırmağı boylarında karşılaşırlar. Türklerin de İslâm ordusu yanında hücuma geçmesi sonucunda Çinliler büyük bir yenilgiye uğratıldı ( 751).

Sonuçları:

1- Orta Asya üzerinden Çin tehlikesi kalktı.

2- İslâmiyet Türkler arasında hızla yayılmaya başladı.

Yorum: Türkler arasında İslamiyet’in yayılması Orta Asya ve Horasan bölgesinde İslam kültürüne dayanan yeni bir uygarlık ortamının oluşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Talas Savaşı Türk İslam tarihinin başlangıcı kabul edilmektedir.

3- İslâm Dünyası Türklerle dostluğu sayesinde kâğıt yapımını öğrendiler.

Yorum: Kağıt, insanlık tarihinde medeniyetin gelişmesini hızlandıran en önemli buluşlardan biri olmuştur. Kağıdın kullanılmaya başlamasıyla bilginin muhafaza edilmesi kolaylaşmıştır. Böylece bilgi birikiminin gelecek kuşaklara aktarılması ve toplumlar arasında yayılması sağlanmıştır.