Ahmed-i Dai Çengname'nin konusu lütfeen acill :(



Sagot :

ENGNAME HAKKINDA
R. Selçuk UYSAL*
Bilindiği gibi Çengname, Türkçe, Farsça manzüm ve mensur teIif
eserleri yanında Arapça'dan tercümeleri de bulunan, XIV. asır sonu ile
XV. asrınbaşlarında yaşamış olan divan şairi Ahmed-i Dai'nin Türkçe
bir mesnevisidir.
Ahmet Ateş, Burdur'da divanını buluncaya kadar Ahmed-i Da'1'-
nin pek az şiiri biliniyordu ve bunlar Latifi Tezkiresi. Osmanlı Müellifleri ve Divan Edebiyatı Antolojisinden tanıdığımız üç-beş şiirden ibaretti'. Ahmet Ateş, ilk defa divanı tanıttıktan sonradır ki, Ahmed-i Da'i
edebiyat ve sanat dünyasınca daha iyi bilinmeye başlar", İşte Ahmet
Ateş'in tanıttığı bu yazma divan içinde, Çengname de vardır ve bilinen
ilk Çengname nüshası da budur.
İsmail Hikmet Ertaylan. Ahmed-i Dai'nin sözünü ettiğimiz divarunı. bu arada Çengname'yi de faksimile olarak 952 yılında "İstanbul
Edebiyat Fakültesi Yayınları" arasında neşreder". Okuyucunun Çengname
metni ile ilk karşılaşması bu neşir sayesinde olur. Bu baskının 79. sahifesinde, Çengnameyi tanıtan İsmail Hikmet Ertaylan (3) numaralı diprıo­
tuyla eksik olan bu Burdur nüshasındansonra Vasfi Mahir Kocatürk'te bulunan tam bir Çengname nüshasını karşılaştırdığınıve eksik Burdur nüshasını tamamladığını söyleyip Vasfi Mahir e teşekkür etmektedir. Bu
ifadeye göre bu, bir anlamda iki nüshanın mukayeseli bir neşri (edition
critique) olmaktadır. Ancak hiçbir yerde iki nüsha arasındaki farka işa­
ret edilmemiş olması, Ertaylan'ın Kocatürk nüshası ile neşirden sonra tanıştığı, fakat istifade edemediği ihtimalini akla getiriyor. Eserin tahlil

ö. 15. yy), Çengname adlı alegorik mesnevisi ve değişik konulardaki çevirileriyle tanınan şair. Ahmed-i Dai üstüne bilgi veren kaynakla­rın tümü, onun Germiyanlı (Kütahya yöre­si) olduğunda birleşir. Yapıtlarından, Germiyanoğulları beyi II. Yakub (1387-90; 1402-29), Osmanlı hükümdarları Emir Sü­leyman Çelebi (1402-10), I. Mehmed (Çele­bi) (1413-21) ve II. Murad (1421-51) dö­nemlerini yaşadığı anlaşılmaktadır. Hangi tarihlerde olduğu bilinmemekle birlikte Germiyan'da kadılık yaptığı da kesindir. Divan'ındaki 1390-1402 arasında yazdığı iki kasideden, Bergama ve Mihahç'a (Karaca­bey) gittiği öğrenilmektedir. Ankara Sava- şı'ndan (1402) sonra Edirne'de Emir Süley­man Çelebi'nin yanma giden Ahmed-i Dai onun çevresindeki Ahmedi, Şeyhi, Hamzavi ve Süleyman Çelebi gibi ünlü şairlerle birlikte bulunmuştur. Fetret Dönemi'nde Anadolu'yu ve Rumeli'yi gezmiştir. I. Meh­med'in oğlu Şehzade Murad'ın hocalığını yapmıştır. Bursa'da Ahmed-i Dai adını taşıyan bir mahalle, hamam ve cami vardır. Cami yanında bulunan ve Dai Dede adıyla bilinen mezarın onun olmadığı anlaşılmıştır. Ahmed-i Dai'nin düzyazı yapıtlarından Tercüme-i Tefsir-i Ebü'l-Leys Semerkandi, aynı adlı kitabın Türkçeye ilk çevirisidir. Arapçadan Türkçeye çevirdiği Miftahü'l- Cenne,sekiz bölümlük bir akaid kitabıdır. Rüya yorumlarını anlatan ve II. Yakub'a sunduğu Tercüme-i Tabirname'yi ise Ebu- bekir bin Abdullah el-Vasıti'nin Arapça kitabının Farsça çevirisinden Türkçeye ak­tarmıştır. Nasıreddin Tusî'den yaptığı astro­nomi ve astroloji ile ilgili çevirisi,Tercüme-i Eşkâl-i Nasır-ı Tusi ya da Tercüme-i Si Fasl Fi't-Takvimadıyla bilinir. Teressül adlı yapıtı, Türkçede bilinen en eski inşa örneğidir, mektup türlerini ve kompozisyon kural­larını anlatır. Ahmed-i Dai, Attar'dan çe­virdiği Tercüme-i Tezkiretü'l-Evliya adlı yapıtını II. Murad'a sunmuştur. Hastalıklar­la ve sağlığın korunmasıyla ilgili hadisleri içeren Tercüme-i Tıbb-ı Nebevi Osmanlı tıp tarihinde bu konuda yapılmış ilk çeviridir; Ebu Naim Hafız-ı İsfahani'nin Kitabu'ş-Şifa fi Ahadisi'l-Mustafa adlı kitabından, Timur- taş Paşazade Umur Bey'in isteği üzerine yapılmıştır. Vesiletü'l-Mülük fi Ehli's-Sülük adlı yapıt Ayetü'l-Kürsi tefsiridir, Tanrı'nın 99 adının (Esma-i Hüsna) açıklamasını da içerir. Ahmed-i Dai'nin 1413'te bitirdiği Farsça Divan'ı, 10 kaside, 24 gazel ve tamamlan­mamış şiir parçalarından oluşur.Ukudü'l- Cevahir, Reşideddin Vatvat'ın Arapçadan Farsçaya aktardığıNuküdü'z-Zevahir ve Cuhüdu'l-Cevahir adlı yapıtının çevirisidir. Ahmed-i Dai bunu, Şehzade Murad'ın hocasıyken, onun Arapça sözcüklerin Farsça karşılıklarını kolayca öğrenebilmesi için hazırlamıştır. Kimi nüshalarında, satır altla­rında Türkçe karşılıklar da vardır; 650 beyitlik beş şiirden oluşur. Camasbname, Nasıreddin Tusi'nin aynı adlı kitabının Türkçe çevirisidir. Gizli şeyleri bilen, gele­cekten haber veren Danyal Peygamberin oğlu Camasb'ın başından geçenleri anlatır. Yakın zamana değin, Ahmed-i Dai'nin Türkçe Divan'inin, bilinen tek nüshaya dayanılarak, karışık ve eksik olduğu sanılı­yordu. 1977'de Kahire'de bulunan ikinci bir nüshadan eksiksiz olduğu anlaşılmıştır. Mutayebat adlı yapıtı, içki ve eğlence üzerine yazılmış 12 kısa şiirden oluşmuştur. Vasiyyet-i Nüşirevan-ı Adil be-Pusereş Hürmüz-i Tacdar adlı kısa mesnevisi ile Mutayebat'ı 1977'de bulunmuştur; eski kaynak­larda bunlardan söz edilmez. Ahmed-i Dai'nin en ünlü yapıtı Çengname, 1.446 beyitlik mistik ve alegorik bir şiirdir. Çeng adlı müzik aletinin nasıl yapıl­dığı, kimler tarafından çalındığı ve müzikal özellikleri anlatılır. Bir ana öykü ile dört küçük öyküden oluşur. Bu dört öyküde çengin yapıldığı at kılı, servi ağacı, ahu derisi ve perdesinin bu hale gelinceye değin nelerle karşılaştıkları anlatılır. Çengname' nin, adı uzun süre Çengname sanıldığından, savaşı konu eden bir yapıt olduğu, ayrıca adının da Ferahname olduğu ileri sürüldü. Çengname'nin Burdur nüshası (İ. Hikmet Ertaylan, Ahmed-i Dai Hayatı ve Eserleri, 1952) ve İzzet Koyunoğlu Kütüphanesi nüshası (Gönül Alpay, Ahmed-i Dai and his Çengname, an Old Ottoman Mesnevi, 1975) yayımlanmıştır. Tezkire yazarları ve edebi­yat tarihçileri tarafından ikinci sınıf bir şair sayılan Ahmed-i Dai'nin, yeni bulunan yapıtları ve divanının tümünün incelenme­siyle önemli bir şair olduğu anlaşılmıştır. Şiirlerinde, yaşadığı saray çevresini yansıtan Ahmed-i Dai, Selman-ı Saveci ve Kemal Hocendi gibi İran şairlerinden etkilenmiş, her şiirinde anlam ve amaca uygun ölçü kullanmıştır.