Sagot :
Bu yazımda “Memleketimin Delileri” adlı mizah tarzında yazılmış bir romanı tanıtmaya çalışacağım. Daha önce “Mağaranın Kamburu” ve “Nifak” adlı romanlarını tanıttığım Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ’nün bu eserinin konusu şöyledir:
Memleketim adlı bir ilçeye idareci olarak atanan “Al-Makam”, yıllık iznini kullanırken tanımak için yeni görev yerine sade bir vatandaş olarak gittiğinde ne kadar çarpıklık varsa görür; kişileri iyisiyle kötüsüyle, kurnazıyla safıyla tanır. Tabii bu arada başına gelmeyen kalmaz hatta bir ara nezarete bile atılır. Daha sonra atama yazısını da alarak döndüğünde idarecilerini karşılama hazırlığı yapan kişiler, bildikleri bir kişiyle karşılaşınca önce inanmak istemeseler de atama yazısını görünce şaşırır, mahcup olur ve yalakalığa başlarlar. Al-Makam da göreve başlar başlamaz iyi kişileri göreve getirmeye, çarpıklıkları düzeltmeye çalışır.
Al-Makamı, ilçe garajında önce çığırtkanlar karşılaması, onlardan kurtulup taksicilerle uğraşması, otelin kötü işletimi ve tahtakuruları, lokantanın temizliğe uymaması, bir düğün konvoyunun insanı rahatsız edecek gürültüsü, tırnakçının tasallutu ilk karşılaştığı olumsuzluklar olur. Bu durum, çevremizde yaşadığımız kara mizah türünden yaşananların sergilenmesiyle eser boyunca sürüp gider.
Bir edebi eserde bulunması gereken özelliklerden biri, okurun o eserde kendini veya çevresini bulabilmesinin sağlanmasıdır. Bu eserde anlatılan “memleketim” adlı ilçe, kendi köyümüzdür, beldemizdir, ilçemizdir, ilimizdir hatta ülkemizdir; kahramanları da memleketimin insanıdır; mizahi bir dil ile anlatılan da insanımızın anlayışı, izanıdır. Okudukça, yaşadığımız veya çevremizde yaşandığına şahit olduğumuz o konuların benzerleri kara mizah nice olayı hatırlatıyor, dudaklarımızda buruk tebessümler oluşturuyor.
Bilge Karınca yayınları arasında çıkan orta boy, 160 sayfalık bu eseri okuyup bitirdiğimde aklıma ilkin, “Ömer Faruk Bey, edebiyatımıza bir mizahi roman kazandırmış...” düşüncesi geldi. Sonra, bazen bir paragrafta işlenen bazen birkaç cümle ile geçiştirilen nice konuların ayrı ayrı hikâyeler içinde işlenebileceğini de düşündüm. Bu şekilde işlendiğinde belki roman tarzından uzaklaşılırdı ancak “Hababam Sınıfı” misali, memleketimizin delilerinin veya sivri(!) akıllılarının anlatıldığı birkaç ciltlik -belki on cilt-, özellikle gençlerimizin ellerinden düşmeyecek eserler ortaya çıkardı... Sayın yazar, bu teklifimiz üzerinde düşünür de eseri üzerinde yeni bir çalışmaya girer mi... sanmıyorum... çünkü okur sayısının dibe vurduğu, dolayısıyla yayınevlerinin yazarlara emeğinin hakkını vermek istemediği bu ortamda mümkün değil...
Büyük çoğunluğun, nemelazımcı bir anlayışla görmezden ve duymazdan geldiği günümüzde, memleketin meselelerini dert edinerek, onlara işaret ederek ve “iyi insanların, işinin ehli kişilerin görev başına getirilmeleri gerekir” diyerek çözüm yolunu da göstermesi, bu amaçla edebi eserler üretmesi sebebiyle Ömer Faruk HÜSMÜLLÜ Bey’i tebrik ediyorum. O yazdı, üretti; tanıtmak, okumak ve okutmak görevleri de bizlere düşüyor.
Thank you for visiting our website wich cover about Tarih. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.