ingilizcede nelere dikkat ederiz

 



Sagot :

ir yabancı dili öğrenmek, çoğu kişi için, hep üstesinden gelinmesi yorucu olan bir “zorunluluk” gibidir. Doğduğumuz ve içinde bulunduğumuz topluluktaki iletişimin sadece ana dilimiz ile sınırlı oluşu bu yükü daha da ağırlaştırır. Ne yazık ki, dil öğrenmek doğru algılanmadığı için, sadece kariyerimize giden yoldaki birtakım sınavlar ya da mülakatlar dahilinde aşılması gereken engeller gibi görüldüğü için, okul yıllarımızdan başlamak üzere herhangi bir yabancı dili öğrenmeyi sadece ihtiyacımızı karşılayacak prosedürlere indirgeriz. Zaten işi zorlaştıran da bu bakış açısıdır. Aslında, tam tersine dil öğrenmek bir sınır değil, dünyanızı renklendirecek bir kültür penceresidir.
Günümüzde öğrenilmesi gereken (aslında işe bu “gereken” ifadesini kaldırarak başlayabiliriz!) Düzeltelim: Günümüzde öğrenilmesi istenen (Nasıl? Biraz daha sevimlileşti mi sanki?) dillerin başında İngilizce gelir. Bunun sebebi, hepimizin bildiği gibi evrensel çerçeve doğrultusunda İngiliz dilinin kurduğu egemenliktir. Artık vasat bir işe başvururken bile “İngilizce biliyor musunuz?” sorusu “Bildiğiniz yabancı diller?” biçimine dönüştü, Dünya ticareti ve turizmin etkileri geri kalmış ülkelerdeki insanların bile İngilizce konuşmasına yol açtı, hepimiz günde binlerce İngilizce sözcük kullanıyoruz, hepimizi kendine köle eden İnternet’te her şey İngilizce ile dönüyor, vs, vs… Kısacası İngilizce bilmek Dünya insanı olmak için başlıca unsurlar arasında. 
Peki biz nasıl yaklaşıyoruz bu evrensel dile? 
• Artık ilköğretim sınıflarının da programına eklenmiş olmasına rağmen, okullarımızda maalesef İngilizce dersi sınırlı bir müfredattan, tekdüze ders anlatımlarından, sıkıcı kitaplardan ibaret. ÖSS odaklı eğitim algımız yabancı dil dersini bir kenarda unuttu.
• Neredeyse sadece anadilimizi bozmak için kullanıyoruz İngilizceyi. Türkçe sözcüklerin yerine, daha “klas” ya da “trend” durduğu için yabancı kökenlileri kullanıyoruz.
• Anadolu liselerindeki, özel okullardaki, üniversitelerdeki hazırlık sınıflarında tam 1 ders senesi boyunca İngilizce eğitimi alıyoruz, sınıfımızı geçiyoruz… veee İngilizceyi bir daha kullanmamak üzere aldığımız yerde bırakıp bölüm derslerimize dönüyoruz. Mezuniyet yaklaştıkça kariyer yollarına düşülüyor, iş aramaları başlıyor ve her iş ilanında İngilizce karşımıza çıkıyor. 
• Kariyerimiz boyunca daha iyi bir noktaya gelmek için yetişkinlik evresinde İngilizce öğrenmek için en kolay yolu aramaya başlıyoruz.
• Kimimiz dil bilgisi kurallarını ezberleyerek İngilizceyi sadece yazı dilinde biliyoruz, kimimiz yabancı müzik tercih ederek dile ancak dinelme boyutunda hakim oluyor, şanslı olan bazılarımız dilin kurallarından bihaber, günlük konuşma becerisi ile yetiniyor. Ama bir dili bilmek demek onu hem yazabilmek, hem okuyabilmek, hem dinleyebilmek hem de konuşabilmektir. Bütün bu becerileri kaliteli biçimde gerçekleştirmek içinse dilbilgisi kurallarına da hakim olmak gerekir. Tek yönlü kullanılan İngilizce hiçbir zaman yeterli olmayacaktır.
Bu liste uzayıp gidiyor. Mühim olan daha fazla zaman kaybetmeden bu işin üstesinden gelmektir. İngilizcenin veya başka bir dilin hayatınıza katacağı renkliliği düşünün ve dil öğrenmeyi doğru algılayın. İngilizceyi artık hayatınızın belli evrelerinde aşmanız gereken bir engel olarak görmeyin, sizi daha kaliteli yaşamaya götüren bir avantaj olarak değerlendirin.

bir yabancı dili öğrenmek, çoğu kişi için, hep üstesinden gelinmesi yorucu olan bir “zorunluluk” gibidir. Doğduğumuz ve içinde bulunduğumuz topluluktaki iletişimin sadece ana dilimiz ile sınırlı oluşu bu yükü daha da ağırlaştırır. Ne yazık ki, dil öğrenmek doğru algılanmadığı için, sadece kariyerimize giden yoldaki birtakım sınavlar ya da mülakatlar dahilinde aşılması gereken engeller gibi görüldüğü için, okul yıllarımızdan başlamak üzere herhangi bir yabancı dili öğrenmeyi sadece ihtiyacımızı karşılayacak prosedürlere indirgeriz. Zaten işi zorlaştıran da bu bakış açısıdır. Aslında, tam tersine dil öğrenmek bir sınır değil, dünyanızı renklendirecek bir kültür penceresidir.
Günümüzde öğrenilmesi gereken (aslında işe bu “gereken” ifadesini kaldırarak başlayabiliriz!) Düzeltelim: Günümüzde öğrenilmesi istenen (Nasıl? Biraz daha sevimlileşti mi sanki?) dillerin başında İngilizce gelir. Bunun sebebi, hepimizin bildiği gibi evrensel çerçeve doğrultusunda İngiliz dilinin kurduğu egemenliktir. Artık vasat bir işe başvururken bile “İngilizce biliyor musunuz?” sorusu “Bildiğiniz yabancı diller?” biçimine dönüştü, Dünya ticareti ve turizmin etkileri geri kalmış ülkelerdeki insanların bile İngilizce konuşmasına yol açtı, hepimiz günde binlerce İngilizce sözcük kullanıyoruz, hepimizi kendine köle eden İnternet’te her şey İngilizce ile dönüyor, vs, vs… Kısacası İngilizce bilmek Dünya insanı olmak için başlıca unsurlar arasında. 
Peki biz nasıl yaklaşıyoruz bu evrensel dile? 
• Artık ilköğretim sınıflarının da programına eklenmiş olmasına rağmen, okullarımızda maalesef İngilizce dersi sınırlı bir müfredattan, tekdüze ders anlatımlarından, sıkıcı kitaplardan ibaret. ÖSS odaklı eğitim algımız yabancı dil dersini bir kenarda unuttu.
• Neredeyse sadece anadilimizi bozmak için kullanıyoruz İngilizceyi. Türkçe sözcüklerin yerine, daha “klas” ya da “trend” durduğu için yabancı kökenlileri kullanıyoruz.
• Anadolu liselerindeki, özel okullardaki, üniversitelerdeki hazırlık sınıflarında tam 1 ders senesi boyunca İngilizce eğitimi alıyoruz, sınıfımızı geçiyoruz… veee İngilizceyi bir daha kullanmamak üzere aldığımız yerde bırakıp bölüm derslerimize dönüyoruz. Mezuniyet yaklaştıkça kariyer yollarına düşülüyor, iş aramaları başlıyor ve her iş ilanında İngilizce karşımıza çıkıyor. 
• Kariyerimiz boyunca daha iyi bir noktaya gelmek için yetişkinlik evresinde İngilizce öğrenmek için en kolay yolu aramaya başlıyoruz.
• Kimimiz dil bilgisi kurallarını ezberleyerek İngilizceyi sadece yazı dilinde biliyoruz, kimimiz yabancı müzik tercih ederek dile ancak dinelme boyutunda hakim oluyor, şanslı olan bazılarımız dilin kurallarından bihaber, günlük konuşma becerisi ile yetiniyor. Ama bir dili bilmek demek onu hem yazabilmek, hem okuyabilmek, hem dinleyebilmek hem de konuşabilmektir. Bütün bu becerileri kaliteli biçimde gerçekleştirmek içinse dilbilgisi kurallarına da hakim olmak gerekir. Tek yönlü kullanılan İngilizce hiçbir zaman yeterli olmayacaktır.
Bu liste uzayıp gidiyor. Mühim olan daha fazla zaman kaybetmeden bu işin üstesinden gelmektir. İngilizcenin veya başka bir dilin hayatınıza katacağı renkliliği düşünün ve dil öğrenmeyi doğru algılayın.