Mevlana'nın Anadolu'nun Türk yurdu olmasına yaptığı katkı nedir?



Sagot :

Mevlânâ"nın yaşadığı devirde, yani XIII. asırda, sadece Anadolu değil bütünüyle İslâm âlemi, Moğol istilâsı ve zulmü dolayısıyla maddî olarak mustarip olduğu kadar bilhassa Selçuklu Türkiye"si, Kalenderi, Hayderi, Babaîi vs. gibi muhtelif Haricî, Rafizî, Bâtınî tarikatler, mezhepler mücadelesi ve tehlikesiyle de çalkalanmakta, aynı zamanda manen de ıstırap çekmekteydi. Herhalde Haçlı seferlerinin hatıraları dahi unutulmuş olmamalıdır ki Mevlânâ"nın:

Kudüs"e benzeyen gönlünde domuz görürsen bil ki Kudüs"ünü Frenk ele geçirmiştir”ii benzeri ifadelerinde, bu hususun izlerini tespit edebiliyoruz.

Mevlânâ, Moğolların ve Bâtınî cereyanların meydana getirdiği her iki yangına, her iki sele de sed ve bend teşkil etmeye çalışmış, Sünnî ve Hanefî bir îman, tefekkür ve heyecanla İslâm"ın özünün müdafii, ruhî çöküntülere, za"fa, gevşeklik ve her türlü ümitsizliğe karşı tükenmez bir teselli ve güç kaynağı olmuştur. Onun bu hususiyeti yalnızca kendi sağlığı ve asrıyla sınırlı kalmamıştır. Her devirde ve dünya çapında tesirleri devam ettiği kadar, istikbâlde dahi bu tesirlerin devam edeceği tahmin edilebilir.

ubat 2008

Mevlânâ"nın yaşadığı devirde, yani XIII. asırda, sadece Anadolu değil bütünüyle İslâm âlemi, Moğol istilâsı ve zulmü dolayısıyla maddî olarak mustarip olduğu kadar bilhassa Selçuklu Türkiye"si, Kalenderi, Hayderi, Babaîi vs. gibi muhtelif Haricî, Rafizî, Bâtınî tarikatler, mezhepler mücadelesi ve tehlikesiyle de çalkalanmakta, aynı zamanda manen de ıstırap çekmekteydi. Herhalde Haçlı seferlerinin hatıraları dahi unutulmuş olmamalıdır ki Mevlânâ"nın:

Kudüs"e benzeyen gönlünde domuz görürsen bil ki Kudüs"ünü Frenk ele geçirmiştir”ii benzeri ifadelerinde, bu hususun izlerini tespit edebiliyoruz.

Mevlânâ, Moğolların ve Bâtınî cereyanların meydana getirdiği her iki yangına, her iki sele de sed ve bend teşkil etmeye çalışmış, Sünnî ve Hanefî bir îman, tefekkür ve heyecanla İslâm"ın özünün müdafii, ruhî çöküntülere, za"fa, gevşeklik ve her türlü ümitsizliğe karşı tükenmez bir teselli ve güç kaynağı olmuştur. Onun bu hususiyeti yalnızca kendi sağlığı ve asrıyla sınırlı kalmamıştır. Her devirde ve dünya çapında tesirleri devam ettiği kadar, istikbâlde dahi bu tesirlerin devam edeceği tahmin edilebilir.