there is there are ile ilgili 10 cümle mesleklerle ilgili 10 cümle have much have many ile ilgili 5 cümle (9. sınıf) acilllll yanlış yapanı şikayet ederimmm !!



Sagot :

There's a cat in the garden.

There are twenty students in the class.

Is there a hotel near here?

There are four girls and two boys in her family.

There are two hospitals in town.

Is there a good restaurant in this street?

n hotels all handbags must be left at the room for security reasons. --> Otellerde bütün el çantaları güvenlik gerekçeleriyle odada bırakılmalı.

You mustn't say anything to anyone about this matter. --> Bu konuda hiç kimseye hiç birşey söylememen gerekiyor.

You must take these pills every day. --> Bu hapları hergün almalısın.

Must you leave so soon? --> Bu kadar erken mi ayrılman gerekiyor?

You really must read this book. --> Bu kitabı okumalısın.

It must be true. --> Bu doğru olmalı.

There must be something wrong. -->Bir yerde, birşey yanlış olmalı.

She must be wondering where I've been. --> O, benim nerede olduğumdan kaygılanıyordur.

You must be joking! --> Şaka yapıyor olmalısın!

I must ask you not to smoke in my house. --> Evimde sigara içmemenizi rica etmek zorundayım.

Must you always have the last word? --> Son sözü daima senin mi söylemen gerekiyor? (Son söze daima senin mi sahip olman gerekiyor)

You must finish what you start. --> Başladığın ne ise, bitirmelisin.

You must give him encouragement. --> Ona cesaret vermen lâzım.

You must go to the police station. --> Karakola gitmen gerek.

You must know who he is. --> Onun kim olduğunu bilmen gerek (bilmek zorundasın).

You must never forget that. --> Bun asla unutmamalısın.

You must pay more attention. --> Daha dikkatli olmalısın.

You must take into account that she can revenge. --> Onun intikam alabileceğini hesaba katmalısın.

In order to come into the house, you must turn the key twice! --> Eve girebilmek için anahtarı iki defa çevirmelisin.

The show must go on. --> Gösteri sürmeli.

This must never happen again. --> Bu, bir daha asla olmamalı.

We must call the police. --> Polis çağırmalıyız.

We must phone for an ambulance. --> Ambulansı aramak zorundayız.

We must clarify whether we go out or stay at home. --> Dışarı mı çıkıyoruz, evde mi kalıyoruz, açıklık getirmemiz lâzım.

Banks must examine all documents. --> Bankalar bütün dokümanları gözden geçirmek zorundalar.

Before you run you must learn to walk. --> Koşmadan önce yürümeyi öğrenmelisin.

Cars must not be parked in front of the restaurant. --> Arabalar lokantanın önüne park etmemeli.

Driver must give way to a pedestrian. --> Sürücü yayaya yol vermek zorunda.

I must have a breakfast in the morning at home. Then I go to my work. --> Sabah evde kahvaltı yapmalıyım. Sonar işime giderim.

I must go to the bathroom. --> Yatak odasına gitmem lâzım (Amerikalıların günlük dilinde tuvalete gitmenin ifade edilişi)

I'm already late, I must fly. --> Çoktan geç kaldım, uçmalıyım.