Tanzimat edebiyatı ile Divan edebiyatının karşılaştırması ? 



Sagot :

DİVAN EDEBİYATI ÖĞRETİCİ METİNLERİ

TANZİMAT DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLERİ |

1 1. Münacat, methiye, dua gibi bölümlerden oluşan klasik bir yapı

 

2. Genellikle dinî, tasavvufi, ahlaki, tarihî konular

Siyasi, milli, toplumsal konular

Hak, hukuk, eşitlik….

3. Arapça ve Farsça tamlamalar, söz sanatları ve uzun, secili cümlelerden oluşan süslü bir dil ve anlatım

Divan edebiyatı nesrinin a)sade nesir  b) orta nesir   c) süslü nesir olarak üçe ayrıldığını belirtelim.

Sade nesirde  amaç bilgiyi, düşünceyi aktarmak olduğu için genellikle söz sanatlarına yer verilmez.

Orta nesrin dili sade nesre göre daha ağır olsa da bu nesirde de sanat yapma amacı yoktur.

Süslü anlatımlar yok, sanat yapma amacı yok, gazete yazılarında dil daha sade. Dilde sadeleşme tam olarak uygulanamamış.

I 4. Düşünce ve duygularda bireysellikten uzak durulması

Bireysellik ve toplum ön planda

5. Siyer, tarih, menkıbe, siyasetname, seyahatname gibi klasik türler etrafında gelişmesi

Gazete etrafında gelişiyor. Makale, eleştiri, hatıra, gezi yazısı gibi türler

| 6. Devlet adamlarına ve ulema sınıfına hitap etmesi

Halka hitap ediyor.

       

Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı arasındaki fark ve benzerlikler nedir?
HALK EDEBİYATIMIZIN AYDIN EDEBİYATINA ETKİLERİ
H. Harika Durgun
Sözlü edebiyat ve folklor, edebiyatın kaynağıdır. Bizim edebiyatımız da böyle bir kaynaktan beslenmiş ve gelişmiştir.
Türk kültür hayatı üzerinde önce İslâm medeniyetinin sonra Batı medeniyetinin büyük tesirleri olmuştur. Bu kültür değişmeleri esnasında “millî” olan ile medeniyete ait olan unsurlar karşı karşıya gelmiş ve her kültür değişme hadisesinde aydınlarımız halk edebiyatı ile yeni medeniyetin unsurlarını kaynaştırmak istemişlerdir. Aslında ne İslâmiyet’in Türkler arasında yayıldığı dönemde ne de Tanzimat döneminde amaç, halk edebiyatını edebiyatın kaynağı yapmaktır. Fakat aydınlarımızın, devlet adamlarımızın halk edebiyatına yönelişleri pragmatiktir. Çünkü onlar dinî, siyasî, içtimaî fikirlerini halka yayarken halkın anladığı, sevdiği edebiyattan faydalanmışlardır.
Türkler, İslâmiyet’in kabulünden sonra bu medeniyetin tesiriyle yeni bir edebiyat oluştururken eski sözlü gelenekten gelen birçok unsuru korumuşlardır. Yani İslâmî unsurlar ile millî unsurlar bir aradadır. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eseri, bu iki unsurun başarıyla birleştirilmesine güzel bir örnektir. Bunun yanı sıra Edib Ahmet Yükneki’nin Atabetü’l Hakayık’ı, Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügat-it Türk’ü, Ahmet