kısacık güzel bir tiyatro skeçi tiyatro metni    skeç   kısa olsun komik olsunn lütfen abuk subuk olmasın



Sagot :

PAZARLAMACI ÇOCUK

ANLATICI : Kadının evle ilgili sorunlar bir yana, çalışan kadının sorunları hiç bitmiyor zaten. Diyelim ki bütün gün deli gibi çalışmışsınız. İş çıkışı bir otobüse binmişsiniz, otobüs hınca hınç dolu. Memurlar, işçiler ve ısrarla başkasının gazetesini okuyucularla haşır neşir olduktan sonra, otobüs yolculuğunu tamamladınız ve işte nihayet evinizdesiniz.

Ters taraftan kadın yorgun argın girer.

ANLATICI : Rahatça gerindiniz.

Kadın gerinir.

ANLATICI : Yorgunsunuz.

KADIN : Yorgunum.

ANLATICI : Çok yorgunsunuz.

KADIN : Çok yorgunum.

ANLATICI : Tek bir ses bile duymak istemiyorsunuz.

KADIN : Tek bir ses bile duymak istemiyorum.

ANLATICI : Ama unutmayın ki hayatın her anında küçük bir sorun çıkabilir.

KADIN : (Anlatıcıya döner.) Hayır efendim, sorun falan istemiyorum. Tek bir ses bile duymak istemiyorum.

Kapı zili üstüste çalmaya başlar.

KADIN : Offf... Kim acaba? Geldim, geldim.

Kadın kapıyı açar. Pazarlamacı çocuk kafayı uzatır.

PAZARLAMACI : İyi günler hanfendi abla. Kapıyı açmakla ne kadar iyi ettiğinizi birazdan anlayacaksınız. İçeri buyurmaz mıyım? E, gireyim bari. (Girer)

KADIN : Ne oluyor be? Sen kimsin? Ne istiyorsun?

PAZARLAMACI : Ben bir şey istemiyorum, siz istiyorsunuz. Ama sayemde istediğiniz ansiklopedilere kavuşacaksınız. Körün istediği bir göz, allah mavi lens veriyor, iyi mi?

KADIN : Allah allah, sen kimsin çocuğum.

PAZARLAMACI : Haklısın abla, tanışmayı unuttuk. Benim adım Cengiz, arkadaşlarım bu yüzden bana Nuri demezler.

KADIN : Adın Cengiz ise, arkadaşların sana niçin Nuri desinler?

PAZARLAMACI : İyi ya abla, bizde demezler diyoruz. Senin adın ne? Dur! Söyleme, ben tahmin edeyim. (Çıkar, kapı ziline bakar, döner) Şahabettin.

KADIN : Saçmalama.

PAZARLAMACI : Ama kapı zilinin üstünde Şahabettin yazıyor.

KADIN : O babamın adı.

PAZARLAMACI : Zil babanın mı? Seni görmeye gelenler bu zili kullanamıyorlar mı? Sizin ailede herkesin ayrı bir zili mi var? Memleket nere Zile mi?

KADIN : Yahu sen ne istiyorsun evladım.

PAZARLAMACI : Ben ansiklopedi satarım abla. Peşin fiyatına taksitle Gelişim Haşırt.

KADIN : Bana ne!

PAZARLAMACI : Sana ne olur mu abla, sen alacaksın.

KADIN : Bak çocuğum, çok yorgunum, aşırı sinirliyim. Ansiklopedi filan istemiyorum, çık evimden hadi.

PAZARLAMACI : Tamam abla, kimseye zorla birşey satacak değiliz. Sen kaç taksit yapacağız onu söyle.

KADIN : (Bağırmaya başlar.) Ulan manyak. Sen beni çıldırtmaya mı geldin? Ansiklopedi istemiyorum. Evimi terketmeni istiyorum. Yoksa polis çağıracağım.

PAZARLAMACI : Bir dakka hanfendi bir dakka. Siz bana bağıramazsınız. Ben öyle sıradan bir insan değilim. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Ben Mehmet Çubukoğlu'nun kardeşiyim.

KADIN : Mehmet Çubukoğlu kim?

PAZARLAMACI : Ağbim, tanımazsınız. Kaç taksit yapıyoruz ablacım, peşinat ne veriyorsun?

KADIN : Bak evladım, beni neden deli etmek istediğini anlamış değilim. Beni niçin tahrik ediyorsun ha. (Ağlamaya başlar.) Allah kahretsin sinirlerim bozuldu.

PAZARLAMACI : Niye ağlıyorsun be abla, değer mi? Gençsin, güzelsin, başkasını bulursun.

KADIN : Ne diyorsun be?

PAZARLAMACI : Seni terkettiyse kendi kaybeder diyorum. Kaç taksit yapıyoruz abla.

KADIN : Yalvarıyorum sana düş yakamdan... Düş evimden... Düş sekizinci kattan. Bak karakol iki bina ötede, seni son kez uyarıyorum.

PAZARLAMACI : Abla kalbimi kırıyorsun, farkında değilsin. Sanki biz keyfimizden yapıyoruz bu işi. Benim hayatım keder yüklü. Annem, ben doğmadan ölmüş. Babam daha geçen gün sünnet oldu. Bütün sünnet masraflarını ben karşıladım ya. Kolay mı? Ekmek parası, cüzdan yarası. Kaç taksit yapıyoruz abla, peşinat ne veriyorsun.

KADIN : (Telefona sarılır.) Bunu sen istedin. (Numaraları hızla çevirir.) Alo karakol mu? Memur bey iki bina üstünüzde oturuyorum. Gül apartmanı 7 numara. Hemen gelin lütfen. Haneye tecavüz var. Tecavüzcü yanımda. Coşkun mu? Coşkun kim? Evet beyefendi, bana tecavüz etti, şimdi beraber sigara içiyoruz, bir polisi arayalım dedik. bana değil beyefendi haneye tecavüz var. Evet, evet bekliyorum. Lütfen acele edin. (Telefonu kapar.) Şimdi göreceksin sen. Bir insanın ruh sağlığıyla oynamak ne demekmiş göreceksin.

PAZARLAMACI : Sen.... Şimdi.... Ansiklopedi.... İstemiyor musun yani?

KADIN : Hala soruyor yahu, hala soruyor. İS-TE-Mİ-YO-RUM.

PAZARLAMACI : Hayır istemiyorsan açıkça söyle. Kimseye zorla birşey satacak değiliz. Ben prensip sahibi bir insanım. Benim için hayatta önemli sekiz şey vardır.
KADIN : Nedir o sekiz şey?

PAZARLAMACI : Pamuk Prenses ve yedi cüceler. Kaç taksit yapıyoruz abla, peşinat ne veriyorsun?

KADIN : Ulan şimdi seni.

Kadın pazarlamacının boğazına sarılacakken kapı çalınır.

KADIN : İşte polis geldi. Şimdi görürsün sen.

Kadın kapıyı açar. Polis girer.

POLİS : Buyrun hanfendi.

KADIN : Hoşgeldiniz memur bey. Bu çocuktan şikayetçiyim. Hemen tutuklayın onu. Hatta isterseniz pencereden aşağıya atalım, intihar etti deriz.

POLİS : O kolay efendim, onu hallederiz. Yalnız müsaadenizle önce ek işimizi yapalım. (Aniden bir tencere çıkarır.) Şu elimde görmüş olduğunuz tencere uygun fiyat ve taksitlerle sizin olabilir. 

Perde kapanır…

AT HIRSIZI


HASAN : Hayrola Rüstem, üzgün görünüyorsun, ne oldu?
RÜSTEM : Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün Hasan?
HASAN : Hele anlat bakalım seni bu kadar perişan eden olay neymiş, merak ettim yahu!
RÜSTEM : Bütün paramı verip bir at almıştım.
HASAN : Ee, at öldü mü yoksa?
RÜSTEM : Ölse teselli olacak bir yanı var?
HASAN : Ne oldu peki?
RÜSTEM : Dün gece ahıra bir hırsız girip atımı çalmış.
HASAN : Yapma yaa... İnan ki çok üzüldüm. İnşallah bulursun atını.
RÜSTEM : Pek sanmıyorum bulabileceğimi ama hayırlısı neyse o olsun. Ne diyelim.
HASAN : Benim acele bir işim var, gitmek zorundayım. Hadi kal sağlıcakla...
RÜSTEM : Yolun açık olsun Hasan.
HIRSIZ : Lanet hayvan yürüsene be!
RÜSTEM : Aman Allah´ım rüya mı görüyorum yoksa! Bu at benim atım yahu! Hey, heey, bu benim atım!
HIRSIZ : Yanlışın var Beyim. Bu at yıllardan beri benimdir.
RÜSTEM : Madem ki bu at yıllardan beri senin, o halde söyle bakalım, bu atın hangi gözü kör?
HIRSIZ : Hangi gözü mü kör? Bunu bilmeyecek ne var, tabi ki sol gözü kör.
RÜSTEM : Bilemedin.
HIRSIZ : Pardon pordon, ben sağ gözü diyecektim, yanıldım. Evet evet, sağ gözü kör bu atm.
RÜSTEM : Sen sadece hırsız değil ayrıca beceriksiz bir yalancısın da.
HIRSIZ : Niye?
RÜSTEM : Bu atın iki gözü de sapasağlam çünkü! Ver atımı...