Sagot :
babam o kadar ağır konuştu ki dövse daha iyiydi
annemin pazardan aldıkları çok ağırdı,tasıyamadım
bu kadar açık sözlü olmana gerek yok güzelim.
herkes kitaplarının 112. sayfasını açsın
daha önce hiç bu kadar açık bi elbise görmemiştim
1.Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü veya bağlantısı, kontekst.
2-Bir dilbirimini çevreleyen, ondan önce ve sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen birim veya birimler bütünü.
Bağlamın, bir dilbilim terimi olarak yukarıdaki anlamlarıyla ele alıyoruz. Çünkü anlamlı en küçük dilbilimi olan kelimeler (göstergeler), bir bağlamda anlam ve değer kazanır. Bunu şöyle açıklayabiliriz:
Tahtada "el" kelimesinin yazılı olduğunu varsayalım. Acaba bu kelimenin gerçek anlamda mı yoksa mecaz anlamda mı; tutma organı mı yoksa, "yabancı" karşılığında mı kullanıldığını söyleyebilir miyiz? Elbette söylemeyiz; çünkü bu kelime bir bağlamdan (ortamdan) yoksundur. Kelimenin hangi anlamı yüklendiğini biz ancak bir bağlamla anlayabiliriz. Bu, bütün dil göstergeleri için geçerlidir.
El elin eşeğini türkü söyleyerek arar.
Bağlamla İlgili Etkinlik ve Soru ÖrnekleriKültürel özellik kazanmış olan aşağıdaki kelimeleri uygun davranışlarla (bağlam) eşleştiriniz:
Sözler: Hay Allah, İllallah, Evellallah, İnşallah, Alimallah, Ya Allah, Vallah Billâh, Fesuphanallah, Hasbünallah, Allah be, Maşallah, Bismillah, Allah Allah
Bağlamları: işe başlarken, işi başaramazsak, pes edersek, iş canımızı sıkarsa, daha çok sıkarsa, taahhüt, şaşınrsak, kendimize güvenirsek, azmedersek, sonuna kadar gitmek istersek, rahatlarsak veya iş istediğimiz gibi sonuçlanırsa, işe başlamadan önce dikkat edilirse bu birimler aynı zamanda zihniyeti gösteren birimlerdir. Başlangıçta dine ait olan bu birimler gittikçe kültürel bir değer olmuş ve davranışlarımızı izah eder hale gelmiştir.AHİM kilolu sakil okkalı köm Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı Tehlikeli, korkulu, vahim Çapı, boyutları büyük Yavaş Çetin, güç Yoğun Kısık, alçak Değeri çok olan, gösterişli Keskin, boğucu (koku) Ağırbaşlı, ciddi Ağır sıklet Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı:"Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." N. Ataç Yavaş:"Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." E. İ. Benice Sıkıntı veren, bunaltıcı Tehlikeli, korkulu, vahim:"Viyana Üniversitesinde hocalığım sırasında amirim olan profesör ağır hasta idi." H. Taner Davranışları yavaş olan Değeri çok olan, gösterişli:"Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." M. C. Kuntay. Çapı, boyutları büyük. Çetin, güç:"Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." F. F. Tülbentçi Ağırbaşlı, ciddi:"Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." H. E. Adıvar Kısık, alçak:"Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." O. C. Kaygılı Güç işiten, sağır Uyanılması güç, derin (uyku) Yoğun:"Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." A. Sayar Keskin, boğucu (koku):"Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." F. R. Atay Sindirimi güç (yiyecek) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
Thank you for visiting our website wich cover about Türkçe. We hope the information provided has been useful to you. Feel free to contact us if you have any questions or need further assistance. See you next time and dont miss to bookmark.