too ve enough la ilgili 10 ar tane örnek verirmisniz  resimli olcak resim olmasada olur



Sagot :

eyceymiş ::)))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))

TOO:

The tea is too hot to drink. Çay içilemeyecek kadar sıcak.

The weather is too cold to go out. Hava dışarı çıkılamayacak kadar soğuk.

The dog was running too fast to catch. Köpek yakalanamayacak kadar hızlı koşuyordu.

The sun is shining too brightly to look at. Güneş bakılamayacak kadar parlak bir vaziyette ışık saçıyor.
He is too merciful to punish anyone. Hiç kimseyi cezalandırmayacak kadar merhametli.

The ceiling is too high for me to touch. Tavan dokunamayacağım kadar yüksek.

A cow is too big for two people. Bir inek iki kişiye çok.
Mr Sparrow was talking too fast for the tourists to understand. Bay Sparrow turistlerin anlayamayacağı kadar hızlı konuşuyordu.
The father spoke too authoritatively for his children to oppose to his orders. Baba çocuklarının emirlerine itiraz edemeyecekleri kadar otoriter konuştu.

 

ENOUGH:

He is only fifteen years old. Daha onbeş yaşında.
He isn’t old enough to marry. Evlenecek yaşta değil.

This car is big enough for a large family. Bu araba büyük bir aileye yetecek kadar büyük.

My dog can run fast enough to catch your horse. Benim köpeğim senin atını yakalayacak kadar hızlı koşabilir.

If you don’t study hard enough,  you can’t pass your class. Eğer yeteri kadar çok çalışmazsan sınıfını geçemezsin.

The ceiling isn’t low enough for me to touch. Tavan benim dokunabileceğim kadar alçak değil.

Why don’t you speak loudly enough for everybody to hear? Niçin herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle konuşmuyorsun?

My brother doesn’t have enough money to buy a modern car. Kardeşimin modern bir araba alacak kadar parası yok.
Are there enough apples for all of us at home? Evde hepimize yetecek kadar elma var mı?